Betty'nin Hayatı

22 Ekim 2010 Cuma

Ah Be Sezen'im beni en iyi sen anladın , sen anlıyorsun ....

Son zamanlarda herkesin bildiği gibi Sezen Aksu'ya bir tepki söz konusu ... Bundan dolayı albümlerini dinlemeyen , "asla bir daha sezen konserine gitmem " diyenlerin sayısı bir hayli arttı. Ben bu durumu anlayamıyorum . Herkesin savunduğu bir fikir vardır , bende tutmuyorum ama bu şarkılarıyla büyüdüğümüz , ağladığımız , aşklarımızı hatırlayarak dinlediğimiz o Sezen şarkılarını red mi etmemiz gerekir? Bu biraz geçmişimizi de red etmek anlamına gelmiyor mu ? Yıllarda eroin kullanan , hatta bundan ölen yabancı şarkıcıları o ülkenin halkı dinlemekten vazgeçtimi ? HAYIR...

Benim hayatta ki tek sadık dostum Sezen Aksu'dur. Herkes gelir gider ama o hep benimle.Her şarkısında benim ayrı bir hikayem vardır. Yıllar geçse de o şarkıları her dinlediğim de bende olan anısına giderim , ağlarım hatta. ... Mesela İstanbul İstanbul olan 2005 sonunda ağlaya ağlaya ayrıldığım , beni İstanbul'da bırakıp  giden sevgilimi hatırlatır. O dönem yerlerdeydim ben ya bu şarkıyı her duyduğumda... İnce Mevzu şarkısı mesela tamamen beni anlatır özellikle şimdiki durumumu .... Hazan mesela enbüyük platonik aşkımı anlatır.




Eğer beni tanımak isterseniz İnce Mevzu'dur benim şarkım buyrun sözleri ....

Köprüye baktım yapan yapmış




Geçemedim Altından üstünden



Mevzuya baktım ince kalmış



Hadi dolana dolana başa döndüm mü ben



Anlıyor musun bir tanem



İçimden geldi denendim



Hem aşkta hem işte bu yarışta



Korkarım yine ben elendim



Hocayı da buldum öğrendim



Koyamadım dersimin adını



Ben kocayı da buldum evlendim



Ama olamadım evimin kadını



2 kere2 etti 4



4x4 çarp 16



Böldüm 16'yı ortadan



8' i de buldum e daha ne



8'den düştüm -5



3 tam kaldı elimde



Çıkartım, böldüm, topladım



Tutmadı hesap kitap bende



Ben nerede aklım nerede



Doğruyu bulsam bir kerede





18 Ekim 2010 Pazartesi

YANLIŞ ZAMANLAR, YANLIŞ AŞKLAR...

Aslına bakarsanız aşk bir zaman işi...Sevgi ile aşkın çok ince bir bağla birbirine bağlı olduğunu bir kez daha anlamış olmanın haklı gururu ve kalp ağrısıyla yaşıyorum...Birbiri için doğru olduğunu bile bile aynı ortamlarda nefes alırken , bir başkları ile birlikte olmanın yıllar sonra ne aptalca bir haraket olduğunu öyle iyi anlıyorum ki şimdi ...Ama şimdi anlamanın acı ve kederden başka hiçbir anlamı yok . Yanlış zamanmış ... Şimdi öyle bir zaman ki ne sosyal açıdan ne kalp açısından yanlış bir aşk olur olsa olsa... Ama ne garip ki aslında bu iki insan birbiri için yaratılmış , sağlıklı bir ilişkinin ortaya çıkacağı iki büyük kalbe sahip ... Ama bu içlerde bir yara , birlikteyken büyük bir rol olmaktan öteye geçemeyen bir hikaye olur gider...
Çünkü ne erkek emindir , ne kadın ... Herkes sadece kendi hilslerinden emindir... Ya da ya biri umursamaz ya da o da ölüyordur aşkından..Bu büyük bir sırdır... Ve mutlu sonla ereni yoktur...Bu hikayenin için deki en büyük mutlu son "Sonsuza dek çok güzel dost olmuşlardır".Ama bu dostluk dostlukların eeen iç yakanıymış...

Sevgiler

Özge

14 Ekim 2010 Perşembe

YE , DUA ET ,SEV...AMAN BE ÖZGE BİRŞEYLER YAP ARTIK...

Son günlerde inanılmaz yoğunum.İşler bitmiyor iş yerinde...Fırsat bu fırsat dedim gözlerim çökmüş , bitkin halde ama bir o kadar da umursamayarak bu halimi dün çok sevdiğim iki arkadaşımla son günlerin konuşulan filmlerinden Ye,Dua Et ,Sev adlı filme gittik . Julia Roberts 'ı özlemişim öncelikle onu söyleyeyim. Yok yahu kadın yaşlanmış ama yine o sempatik ve alımlı halinden bir kayıba uğramamış . Neyse konumuz Julia Roberts değil elbet . Bir kere film de özellikle ilk bölümde kendimden şeyler vardı . Hani Türk filmi olsa vallahi senaristi yakalardım kardeşim ne yazıyon benim hayatımın bir bölümünü diye .
Bir ilişki bittiğinde nedense özellikle bayanlar hemen bir kitapçıya gider ve 7 Adımda Mutluluk , Kendimi Seviyorum, Aman da pek kıymetliyim vb . gibi kitaplara ciddi para harcar ve başlar okumaya. Ben de aynısını yaptım. Bu kitapların daha ilk sayfalarında bir havalara girdim.Tabi ya ! derim varmı benden kıymetlisi , giden gitsin kalan sağlar benimdir ,  İclal Aydın havasıyla Hayat Güzeldir edasıyla evde şöyle gerine gerine dolaştığımı çok bilirim. Ama nedense bu hislerin etkisi maksimum 1 saat sürer ve yine soluğu en yakın kitapçı da alırsın . Bu sıra da gözüne ingilizce dışında herhangi bir dilde Pratik okuma kitapları çarpar. Aynen Luiz gibi bende İspanyolca kitabı almıştım. Birkaç gün içindeki kelimelerle yaşadım , bide hedef  koymuştum kendime en kısa fırsat da İspanya'ya gidicektim. Ama nerde biz Luis değiliz ki hahay iş mi gidiyorum ben deme şansımız yok . O yüzden bu kitabı yazan bu önemli konuyu atlamış . Filmde de bunu gayet net bir şekilde görüyoruz. Bi de filmin ilk yarısı Roma'da geçiyor yani dua et den sonraki "ye" bölümü .Bir pizza , bir makarna yiyorlar gecenin bir yarısı karnınız acıkıyor . Zira bugün öğlen ciddi ciddi pizza yedim şirketde . Ay birde aklıma filmde kadının diyalogları geldi , iki dilim fazla yedim .
Ama çok güzel bir filmdi her ne kadar normal hayat da asla yapamayacağın şeyler bile olsa insanı gülümsetiyor. Filmden ben de dua edeyim , yiyeyim , bide böyle cirlop gibi bi adam bulayım taaaa Balilerden dedim ama filmden çıkıp da eve geldiğimde gerçekler bir tokat gibi yüzüme çarptı . Kızım Özge dedim sen yat uyu , sabah işine git , boş kalırsan hayal kurarsın ...Çocuğum olsun böyle maviş , sarı saçlı ; adam gibi kocam olsun gözlerimin içine baksın diye dedim kendi kendime ... Bir gülümsedim sen boşver bunları hayat bildiği gibi gelsin ne gelse kabulum dedim... Yattım uyudum... İşte böyle ... Yani gidin filme görüntüler harika iki gülümseyin gelin ama yapmaya kalkmayın biz SSK'lılara gelmez böyle Romalar, Hindistanlar , Baliler falan ...

12 Ekim 2010 Salı

Bayıldım Bayıldım....

Bu aynayı gördüm internette ve bayıldım...İleride yapacağım beyaz konseptli evde mutlaka edinmeliyim...

Can sıkıntısı ve keçeler...

Herkesin kafa dağıtma şekli başkadır. Benim mesela kafam doluysa ya da sıkıntılıysam konuşmak istemem ve beni oyalayacak ne varsa harıl harıl onu yaparım . Puzzle, takı tasarımı vb. gibi...Dün akşam da keçelere taktım kafayı.Aldım bizim evin ordan 12 renk keçe , aldım elime makası başladım şuursuzca kesmeye , dikmeye...Dikme konusunda ki başarımı!! görmenizi çok isterdim. Ama sizin için fotoğrafladım zaten...

Ay ama keçesi bahane bir iyi geldi bir iyi geldi ki anlatamam... Bide insan böyle el işleriyle ilgilenirken içinde bulunduğu bazı durumlara da ayıyor... Mesela dün gece ben bir evde iki kadın olmaz durumuna aydım. Ne gibi derseniz annemle yaşıyorum ben . Tabiki kadıncağızın kendine göre bir ev düzeni var ,karışamıyorsunuzda ama anneciğim insana bir yaşam alanı bırakmıyor. Yerine emin olduğum birşeyin yeri çoktan değişmişte benim haberim yokmuş mesela. Bir evde sürekli o nerde , bu nerde diye sormak nasıl zor bilemezsiniz... Birde soruma da yanıt alamıyınca insanın elindeki keçeler oluyor kafasında... Derin bir nefes almayı da mesela dün öğrendim ... Ne yapalım sen dedim Özge dekorasyondu , evi kendi kafana göre yapmaktı falan bunları anca dergilerde görürsün , bide gözünü kapatınca rüyanda dedim... Devam ettim kesip biçmeye ... Dün deneme çalışmasıydı yakında daha güzellerini yaparım....



Sevgiyle kalın ...
Özge

5 Ekim 2010 Salı

Yeni keşfim ve meleklerim...



El işlerine meraklıyım... Hatta keşke sadece bunlarla uğraşsam ...Hele ki ev dekorasyonu , takı tasarımı ...Bunlar benim işim....

Bugün birşey yarattım kendi kendime ve inanılmaz hoşuma gitti... Çok kıymet verdiğim biri bana yolda giderken çiçek koparım vermişti . Ben de onu saklamıştım. Bugün elime geçti ne yapsam diye düşünürken çerçeveye koymak geldi aklıma ... İnanılmaz güzel oldu ve sanırım bundan sonra bir hobim daha oldu...

Bir de melekler ... Melekli objeleri çok seviyorum. Ama bulmak çok zor. Nedense her akşam yatmadan önce meleklerime bakıp şuursuzca gülümsüyorum. Beni koruduklarına inanıyorum o yüzden başucumdalar...