Betty'nin Hayatı

20 Ocak 2020 Pazartesi

Babama Mektup

canım Babam ,

23 Kasımda akşam 8 civarı bizi bırakıp gittin. Hem de o kadar savaşa rağmen o kadar büyük badireler atlatmışken... Bir an da gittin be baba ... Ben deli gibi sürekli içimden seninle konuşuyorum,ama bir de yazmak istedim baba. Şu başına , başımıza gelenleri yazmak istedim. Seni yazmak istiyorum baba , saatlerce ağlamak istiyorum baba.



Ah baba öyle zor zamanım da bırakıp gittin ki böyle çok acı bir tokat gibi ,denizlerde boğulmak gibi , ıssız bir yerde birden yapayalnız kalmak gibi oldu. Bak ne oldu baba anlatayım sana nasıl bırakıp gittin bizleri . Ekim başında bir baktım ki babam bastonun yok , dedin ki kullanmayacağım artık . Birden ne oldu baba ? Kendine yakıştıramadın mı ? Laf da edilmezdi ya sana birşey diyemedim. Bilseydim böyle bunun sebep olacağını yapışırdım paçana , bir adım bile attırmazdım sana ,sarılırdım ama nerden bileyim ben :( Sonra 15 ekim günü tam Ada'yı okuldan alacakken sen aradın beni , dedinki "Özge ben düştüm Kadıköy'deyim protezim çıktı galiba ambülans çağırdım , beni hangi hastaneye kadırırlar bilmiyorum ama gel " . Hemen Ada'yı sınıfından aldım , atladım arabaya Haydarpaşa Numune'ye geldik . Acilde yatıyordun , bacağın bedeninden ayrı gibi duruyordu ama çok korkmadım ilk başta ne olacak dedim ameliyat olur geçer . Sonra ablam geldi. Kırk saat beklettiler seni o minnacık sedye de . Önce film sonra tomografi ve sonuç kötüydü. Kötü kırılmış bacağın , eski protezin hasar görmüştü yapamayız dediler ameliyatı masada kalır dediler. İnanamadık , olmaz dedik hepimizin kaç katı yaşama sevinci vardı sende olur mu öyle şey. Sonra Ada'nın arkadaşının annesi bir doktor önerdi . Hemen yolladık filmlerini . Riskli ama başarılı bir ameliyat yapabileceklerini söylediler dünyalar bizim oldu . Sende kabul ettin ve hemen seni ambulansla Tuzla'daki hastaneye götürdük . Hastaneye yattın , doktor da geldi o gece iki kere bayıldın gözümüzün önün de  öyle korktum ki karnım burnum da dedim ölüyor babam . Ama meğerse strestenmiş . Rahatladık . Ertesi gün hemen ameliyata aldılar seni . O beklemek ne zordu , ama 4 saat sonra çıktın ameliyattan . Odaya getirmediler seni . Yaşından dolayı yoğun bakıma aldılar , ama doktorun bana bir video yolladı sen konuşuyordun o kadar iyidin ki pembe pembe idi yanakların . Derin bir oh çektik hepimiz. Herkes bana sürekli kızıyordu baba ."Hamilesin durma ,hamilesin dinlen " Ben evde oturamıyordum ama senin sağlam çıktığını göreyim ama hep göreyim diyordum . Hem sürekli senleydim hem de sürekli mücadele halindeydim. Olsundu karnımdaki tutunurdu zaten ama herkes benle olsundu . Biliyor musun baba ben kimse beni bırakmasın isterdim. Ama özellikle ailem bırakmasın isterdim. Ama istedikçe yalnız kalıyor insan anladım şimdi . Sonra 2 gün yoğun bakımda kaldın sonra odaya çıktın . Zor bir hastaydın , laf dinlemiyordun ama biz ümitsiz değildik . Kolay değildi birden düşüp ameliyat olmak. 5 gün sonra çıktın hastaneden , o çok sevdiğin o hayatında ilk kez bu kadar çok sevdiğin sadece ve maalesef 3 ay oturduğun evine geldin. Bir gece kaldın ama bu sefer de bağırsaklarını bozdun . Ah babam ben sana bakardım ama gel görki 1 aydan az kalmıştı doğumuma bu sefer seni başka bir hastaneye kaldırdık yine ambulansla 1 hafta da orda yattın . Düzelmiştin ama enerjin düşmüştü , halin yoktu ve iştahın gitmişti. Nerdeydi o yoğun bakımda ki pembe yanaklı babam . :( Ama olsun düzelirdin o ameliyatdan çıktın ya herşey olurdu. Zaten herkes diyordu "tamam artık birşey olmaz "ama ben hiç rahat edemedim hissettim galiba gideceğini baba :( .Sonra yine eve geldin baba. Bu sefer de bacağının ağrıdığını söyleyip durdun , yanında sana bakan bayana güvenmedin , ablama güvenmedin . Oturman lazım dedik oturmadın , biraz da ağrına mı gittin muhtaç gibi mi hissettin bilmiyorum ama redettin herşeyi , herkesi . Doktorun geldi bir gün eve ki nasıl şanstı senin için doktor ama olmadı işte. Dediki "Yaşar abi sen burda zor olacak hasta bakım merkezine mi gitsen acaba "sen de hemen istedin götürün beni diye Ada'da yanımızdaydı gittik ilk hasta bakım merkezine nasıl ağır geldi bana , nasıl kalbim sıkıştı benim babam evlatları varken bakım evinde olmamalıydı. Ama avuttular beni iyileşip eve dönecek dediler. Yine bir ambulans faslı yerleştirdik seni.Hiç içime sinmedi , elimden de birşey gelmiyor kalmış doğumuma 3 hafta . Hem orda hemşire vardı hasta bakıcı vardı. Ama içim rahat değil . Sadece iki gün kaldın . 29 ekim de ikinci günündü sabah kalktım sana kek yaptım . Bayılırdın benim kekime biliyor musun artık kek yaparken ağlıyorum hıçkıra hıçkıra ah babam ah . Geldim yanına öylece yatıyordun. Sanki biraz da zor nefes alıyordun . İki lokma ye diye neler ettim o gün. c vitamini al diye çay kaşıklarına mandalina mı sıkmadım yok yemedin , keki mama haline getirdim yemedin . Sadece yatmak istiyordun , hatta ben bile umrunda değildim. Sonra kardeşin geldi onla konuştun , üzüldüm ama incinmedim , neyse dedim iyi olsunda .O gün kızdım sana" baba bak su bile içmiyorsun , içmen lazım neden böyle yapıyorsun , ölmek mi istiyorsun " dedim. Sende bana dedin ki yok yavrum neden ölmek istiyeyim "dedin. O an öyle rahatladım ki tamam dedim babam atlatır dedim. Ama yok yemiyorsun birşey , sonra hemşireyi çağırdım dedim serum takın böyle olmaz .Ve hemşire bulamadı damarını bayılacaksın diye çok korktum. Yalnızdım orda nasıl kötü hissettim kendimi seni kucaklayıp en güzel hastaneye götüresim geldi . Bu ülke deki hasta bakım evlerinin hepsi palavra anladım. Çok kızdım ve daha iyi biryer buldum Ataşehir'de . Ablama Mehmete söyledim aldık seni yine bir ambulansla götürdük oraya. Orası bir tık daha iyiydi . Ama sen iyi değildin baba . Bacağını unuttuk bu sefer nefesin dardı .Ama herşey den önce yemek yemeliydin baba. Koskoca Yaşar Nihat Tokman mama yiyordu ya .İçine kapanmaya başladın orda , yavru bir kedi gibi oldun ya da içine kapanık bir çocuk gibi. İçim çok ıkıntılıydı hep , her fırsatta yanındaydım yanında ben olursam sana birşey olmaz sanıyordum. 3 Kasım günü bir pazar günüydü Ada'yı doğumgününe götürdüm sonra sana geldim. Çok kötüydün ,sinirliydin oksijen takılsın istemiyordun . Bana , hemşirelere bağırdın taktırmadın oksijeni.O gün nasıl korktum , yalnızdım ve çok korktum. Hemşireler de benden korktu . Olmaz dedim orda ölecektin hemen aradım sağı solu ve Gataya kaldırdık seni.Ben o gün çok korktum , anladım elimizden kayıyordun. Geçici bir bilinç kaybın vardı , öyle zor geldiki öyle görek seni. Doktor geldi genç bir doktor. Dediki "babanız sabaha çıkmaz , acil bir dializ ve yoğun bakımı olan hastane bulun " aradım ama bulamadım ah ne zormuş hasta olmak bu ülke de anladım . Hemen benim doktorumu aradım doğumuma 8 gün kalmış , bu cümle karşısında korktuk Mehmet'le baba. İnsanın doğumuna 8 gün kala babası ölmemeli baba.Daha çok erkendi çok . Sonra bir mucize oldu sonda takılınca sana kendine geldin , doktor geldi benden özürdiledi öyle ümitsiz konuştuğu için . Dünyalar benim oldu . Sonra önlem için seni yoğun bakıma aldılar , orda iyi olmaya başladın kan değerlerin hepimizden iyiydi. Beni hamileyim diye almıyorlardı yoğun bakıma ama ablam özel izin aldı.Seni en son gördüğüm gün 7 Kasım perşembe günü. Hiç aklıma gelmezdi seni son kez göreceğim. Geldim yanına çok iyiydin yemeğini ben yedirdim. Tatlı istemiştin benden keşkül yedirdim sana çok sevdin. Bebekten konuştuk , dedim bak sende çık hastaneden bende doğurayım ne güzel dedik. Sonra uykun geldi öptüm seni hem de iki kere ayrıldık .İçim rahattı iyiydin be baba. Sonra geceleri zor oldu bana uyumadım telefona baktım hep . İyiydin ama sadece fizik tedaviyi retediyordun . Kızıyorduk sana bir de su içmiyordun . Alt tarafı su ama içmiyordun.İşte ben o zamanlarda hep diyordum iyileşemiycek babam diye . Ama kimse bana inanmadı . 3 Kasımda da kimse inanmamıştı bıraksaydık seni o gün ölürdün. O hafta sonu ilk kez gelemedim sana doğumdan önce dinlenmeliymişim. 11 Kasım da doğuma gittim baba herkes vardı birtek sen yoktun baba. İÇim hep tedirgin girdim doğuma anlamsız bir sıkıntıyla. Sonra ablam sağolsun geldi yanına canlı yayın yaptık .Son konuşmamızdı görüntülü. Sana minik kızım Mİra'yı gösterdim. Hemen dedin ki "ne kadar minik ağzı burnu var "çok güzel bir kız dedin. Bende dedimki iyileş , iyileşeyim getiricem sana. Ama getiremedim baba , dediğin gibi minnak ağzı burnu olan bir  kız oldu Mira baba. Ve aynı sana benziyor hele bakışları . aynı sen bazen korkuyorum baba sen bakıyorsun gibi geliyor. 13 Kasımda ben eve çıktım , ağrım çoktu ama ben yıkılmam ayaklanırım .Aklım hep sende . Sende eve çıkmıştın fizik tedavici birini buldu ablam sana çok sevmişin . Hele demişki yılbaşında yürütürüm ben seni of dünya benim oldu. İyiydin çok iyiydin o yüzden tam iyileşince hem sen hem ben öyle geleyim dedim sana. Demez olaydım aptal kafam ah aptal kafam . Nerden bileyim böyle olacağını. Evde bir bebek ki benim için mutluluk ,ama içim hep buruk . Ablam ve Mehmet baban çok iyi diyip duruyor . İyisin çünkü o kadar şey atlatmışın , doktorlar eve çıkabilir demiş. Ama sonra sana hep Mira'nın fotoğraflarını videolarını yolladım hiç cevap vermedin .Dedim görmüyor herhalde. Sonra 23 Kasım günü sabah oldu . Bana cevap geldi sende "Mira hoşgeldin ailemize"diye . O son mesajın oldu baba son. Şu ana kadar bir kere baktığım içimi yakan en son mesaj o . O gün evde ilk kez çocuklarla yalnız kaldım baba .Mehmet senin yanındaydı , annemin de işi vardı. İÇim de  anlamsız , kocaman bir sıkıntı . Her zaman her insana olan sıkıntıdan başka bir sıkıntı tam kalbimin üstünde . Sonra Mehmet geldi akşam üstü baban çok iyi dedi bana . Oh dedim içimden ama sonra ... Birden fırladı yerinden asansöre doğru gitti , bana arıycam seni dedi ama suratı çok kötüydü.Mehmet yalan söylemez , söyleyemez . O an yıkıldım , anladım birşey olduğunu . Sanki hayatımda bir perde kapandı , birşey uçtu içimden acıklı acıklı . Sonra Mehmet aradı beni , saklamaz benden birşey "Özge dedi hazırlan babana götürücem seni çok iyi değil " dedi. Çok kötü oldum anladım öldüğünü ama içimden bile diyemedim . Ablamı aradım ulaştım sonunda beni üzmemek için yok birşeyi alete bağladılar dedi , inandım inanmak istedim. 12  günlüktü Miracık onuda aldık yanımıza Kartal Devlet Hastanesine geldik. Ne kötü bir yer ,indik arabadan ve Mehmet bana acı gerçeği söyledi "babam öldü " .Benim çocuk ruhlu , hayata benden daha bağlı babam öldü . Herşey boştu ağlayamadım sadece çok midem bulanmaya başladı ama yok ağlayamıyorum sadece bağırıyorum ve yürüyorum . Morga doğru babamı son kez görücem son kez  .Ben sonlardan hiç hoşlanmayan ben çocukken taşındığımız zaman son gece bu evde diye ağlayan ben , okulun son günlerinde hüzün basan ben işte en acı sona doğru gidiyordum . Babamın yüzünü son kez görmeye . Ve çekmeceyi açıyor adam babam minnacık kalmış yüzüyle uyuyor gibi ama soğuk yatıyor orda .Koklaya koklaya öptüm , çocukluğumdan beri belki ilk kez böyle koklaya koklaya öptüm babamı . O hissetmedi ama ben kokusunu çektim içime , yanağımı buz gibi yanağına yatırdım birkaç saniye . Ordan kalkar benim babam dedim sonra içimden sabaha kalkar şaka yaptı bana , bize diye düşündüm yemin ederim. Kafayı yiycem sandım babam ama yemiyorsun babam.Eve geldik sonra Mira daha 12 günlük bebek , emmek istiyor emziriyorum başka çarem yok ama gözyaşlarım o minnacık kafasına düşüyor .Öyle zor zaman da gittin ki baba , acımı çok kötü yaşıyorum. Meğerse acıyı yaşamak bile lüksmüş bazı durumlarda. Çıkmak istiyorum deniz kenarında bağıra bağıra ağlamak istiyorum. Acıyor kalbim heryerim ama yok çıkamıyorum .Ah babam kendini ölüme bilerek attın babam . Haraket et dedikçe etmedin, su içmedin bilmiyorum acaba gitmek mi istedin. Bilmiyorum.  İnsanlar geliyor gidiyor kabus gibi herşey . İnanamadım hele ilk birkaç gün kapı çalacak geleceksin sandım , sanmayı bırak babam inan bir ara buna inandım. Sonra korktum kendimden biri 6 yaşında  diğeri 15 günlük bebeğim var ama buraya kadarmış kafayı yiyceğimi sandım. Dua okuttuk benim evde sana , en sevdiğin tatlıyı dağıttım herkese. Ne zor baba bir bilsen . Benim keşkelerim beni yiyip bitirirken nefes almak ne zor baba. Ben seni çok seviyorum baba sen de beni seviyorsun biliyorum. Senden birşey hiç istemedim baba bilirsin. Kimseden birşey istemem  ben , sende öylesindir. Ama bir tek birşey istiyorum senden beni biryerlerde duyuyorsan , ağladığımı görüyorsan ne olur rüyama gir baba ne olur konuşalım biraz. Kıyafetlerin hala evimde dokunamıyorum , sadece geçen gün gömleğini kokladım . O kadar iyi geldi ki hem ağladım hem de huzur buldum. Sen den sonra anlamsız geliyor herşey bana . Ve inanki düzelmek istiyorum , yeniden hayata karşı umutlanmak istiyorum. Ama olmuyor yapamıyorum . Çocuklarım için ayaktayım ama bir yanım hep eksik sanki böyle yaşanmaz gibi hissediyorum. Aptal gibi babası vefat etmiş arkadaşlarımı arıyorum bazen diyorum yapamıyorum , çok acıyor canım geçer mi diyorum . Herhal de salak olduğumu düşünüyorlardır. Ama rahatlıyorum konuşunca .Toprağın altına hiç yakışmadın baba , rahmetli babam demek hiç olmuyor baba. Beni bir yerlerde görüyorsan sakın unutma beni baba. Ben seni hiç unutmuycam hiç . Sana karşı hatalarım olduysa da beni affet olur mu ? Ve tek tesellim bir gün mutlaka kavuşacağız babam.

İki numaran
Özge

Hiç yorum yok: