Betty'nin Hayatı

24 Temmuz 2019 Çarşamba

Aslında bir 40 yaş ve ben adlı bir yazı yazdım ama onu daha sonra yayınlayacağım.

Yazmak istediğim başka birşey var o da ebeveynlik ve çocuklarla ilgili. Baştan belirteyim ben ne bir psikoloğum ne de bir bilirkişi. Çok kitap okurum ayrı ama okumakla uzman olunmuyor biliyorsunuz :) Ben hislerimi , tecrübelerimi yazıyorum , bir amaç için değil yazmayı sevdiğim için yazıyorum .

Ben 5,5 yaşında bir kız annesiyim , bir de yine tesadüf ki 5,5 aylık bir bebeğim daha var karnımda :) ki bunun konuyla alakası yok :)

Her annenin olduğu gibi benim de bazı endişelerim var çocuğum ve çocuklarımız hakkında. Her anne gibi çocuklarımızın fiziksel ve beyinsel  gelişimi ile ilgili olarak elimizden gelen herşeyi yapıyoruz. Ama annelik çocukları sadece yedirip içirmekle olmuyor maalesef. Çocuklarımızın toplum içerisindeki özellikle kendi arkadaşları ile olan iletişimleri , sosyalleşmeleri ve haraketlerinden de sorumluyuz . Açıkçası benim savunduğum bir kaç tane tez var. Doğrudur yanlıştır bilemem , iddialı da konuşamam ama tecrübelerim ve gözlemlerimi de gözardı edemem. Bunlardan bahsetmek istiyorum.

Bir kere ben "çocuklara karışmayalım kendi aralarında halletsinler" fikrine külliyen karşıyım.
Ve bu fikri bakın sağınıza solunuza nerde huysuz çocuklar -ki çocukların huysuz  olma sebepleri de çoğunlukla ebeveynlerdir - var onların ebeveynleri kendi aralarında halletsin derler. Asla katılmıyorum bu fikre çocukların yaşı 8 ve üzeridir evet o zaman kendileri halletmelidirler . Ama 3,4,5,6 yaşlarındaki çocuklar kendileri halledemezler. Orda ya birbirlerine zarar verirler ,ya da saf iyi niyetli olan daha haşin olan çocuğun zorbalığına maruz kalır. Burada yapılması gereken bakın bence diyorum , her iki ebeveynin de objektif bakarak bakın objektif de diyorum :) kendi çocuklarını güzellikle incitmeden uyarmasıdır. Bakın iki tarafın da uyarması bir tarafın değil.
 " Başka bir çocuğun üzüldüğü noktada diğer çocuğun yaptığı hiçbirşeyi çocuk o daha diye esgeçemeyiz , başka bir çocuğun üzüldüğü nokta da sadece kendi çocuğumuzun hali mutluysa es geçemeyiz " bu kadar net . Her neresi olursa olsun başka birçocuk eğer sizin çocuğunuz dan ötürü üzülüyor ya da ağlıyorsa çok özürdilerim ama hiçbirşey olmamış gibi davranmamlısınız.



Benim kızım pek ağlamaz ama ağlamadığı için bu birşeye üzülmediği anlamına gelmez .Üzülüyor ama nasıl biliyormusunuz üzüntüsünü arkadaşlarının yanında değil sonradan anlatarak , sonradan uyurken dişlerini gıcırdatarak anlatıyor ve benim içim parçalanıyor.  Ağlamayan çocuk üzülmüyor ağlayan çocuk üzülüyor diye birşey yok . Benim ağlayan çocuğa içim çok üzülür ama her ağlamaya değil tabi . Örnek vermek gerekirse Ada ağlamayan , kendi kendini çok güzel oyalayan , benimle, babasıyla ya da kendi ile vakit geçirmeyi seven bir çocuk .Elbette arkadaşlarıyla oynamayı da çok seviyor. Arkadaşları da onu çok sever hatta bazıları tutkuyla sever. Ama çoğu tabi çok yakın okul arkadaşları , çocukluk arkadaşları ama bazıları ise Ada'yı kaşına gözüne sevmiyor ,Ada tüm nazları niyazları çekiyor diye seviyorlar. Benim kızda safmıdır nedir , oyuncaklarını paylaşır beğendiysen al eve götür der , biri oyunda yenilir arıza yaratır başka oyun oynayalım der Ada tamam der. Deli olduğum huyu işte ne yaparsın , değişmiyor çocuk . Dolayısıyla talibi çok yani kaşına gözüne değil uyumuna geliyorlar.Ada gibi tanıdığım da birçok çocuk da var çok şükür . Ama senin çocuğun herşeye ağlıyor , paylaşmıyor diye "ona dokunmayın huyu böyle "diyemezsiniz. Paylaşmayabilir her çocuk paylaşacak diye birşey yok ama sen çocuğunu uyarmakla ona anlatmakla sorumlusun. Bak güzel evladım sen arkadaşınla paylaşmıyorsan onun da senle paylaşmasına ben izin vermiyorum demelisin. Diğer çocuğun hakkını savunmalısın , diğer çocuğun ebeveynini ve diğer çocuğu üzmemek adına.  Ama burada rahatsız olduğum birkaç konu var . Yine ebeveynler ... Hani o hiç karışmayan ebeveynler. Çocuğun evladın başka bir çocuğa  maddi manevi önemli değil zarar veriyor. Ama ağlayarak kendini yere atarak birşey yaptırmaya çalışanlar , açık aleni belli ki diğer çocuk mağdur , diğer çocuğun annesi kendini hırpalıyor en önemlisi haksız yere kendi çocuğunu hırpalıyor ve sen ağaç gibi duruyorsun DURMA canım durmamalısın . Ben bu olayları çok yaşadım ama geç aydım. Hatta beni bir arkadaşım uyardı da öyle aydım . Bana dediki Özge sen başka çocuğu üzmemek için kendi kızına boşyere kızıyorsun,ona 20 yaşında gibi davranıyorsun dedi . Evet çok haklıydı , çünkü ben herhangi çocuk olursa olsun sadece kendi kızım değil eğer farkediyorsam akran zorbalığını ve anne müdahale etmiyorsa kızıma söyleniyorum boş yere boşuna da çocuğumu hırpalıyorum. Çocuk elinden oyuncağı alınıyorsa , ya da her yaptığını yapan biri olduğun da sırf annesi üzülmesin diye kendi çocuğuma da yaptırmıyorsam burda çocuğum ya da bu duruma kalmış başka çocuk ağlamıyorsa üzülmüyor demek değildir. Elbette anlıyorum her çocuk aynı değil ama bunun ceremesini diğer çocuk ve ebeveyni çekmemeli kendi ebeveyni müdahele etmelidir.

Hiç kimse hiç kimsenin oyalayanı değildir. Herkes sevdiği için bir biriyle görüşür , hayatı paylaşır ... Aynı şey çocuklar için de geçerli . Kendi çocuklarınız ile iyi vakit geçirmeye çalışın . İnat huyları var hem de nasıl ama bunu başka çocuklara bel bağlayarak ya da başka çocukların hayatlarını değiştirmeye çalışarak kendi çocuklarınızı mutlu etmeye çalışmayın , edemezsiniz de zaten .

Sevgi dolu yetiştirin çocuklarınızı park da , bahçe de oynarken sadece gözünüz üstünüzde olmasın , kulağınız da hep onlarda olsun . Ne konuştukları diğer çocuklara nasıl davrandıkları önemli.

Bir de en önemli konulardan biri de özellikle ev ortamında "aaa ne güzel odalarında oynuyorlar" diye düşünüp başıboş bırakmayın sürekli kontrol edin. Unutmayın iki çocuğun aniden sesleri kesiliyorsa orda bir vukuat vardır mutlaka :) . Diğer bir konu ise çocuğa çocuk emanet etmeyin, diyelim ki biri 9 biri 4 yaşında aman da ne güzel oynuyorlar demek kadar yanlış birşey yoktur , büyük çocuk egosunu merakını hep küçük çocuklarda giderir unutmayın.

Gözlemlerim bu kadar ...

Okuduğunuz için teşekkür ederim , kahkahalar atan çocuklarla dolu bir dünya dilerim.

Özge






19 Mart 2019 Salı

Bir Garip Hayat

Yine uzun süredir ihmal etmişim buraları ve yine bir yazma isteği geldi . Nasılsa okur sayısı 10'u geçmiyordur ben içimden geldiği gibi yazayım.

Hayatı yaşamak bence sorgulamaktan geçiyor. Sorguluyoruz , hedef belirliyoruz , hayal kuruyoruz , o olursa bunu yaparım bu olursa onu yaparız derken ömür geçiyor farkında mıyız ? Kaçımız anımızı yaşıyoruz ya da kaçımız hayatı tam kurallarına göre yaşıyoruz. Ya ilişkilerimiz ne kadar zor. Ne kadar karmaşık , ne kadar samimiyetsiz. Anne , baba , dost , arkadaş , eş , akraba , çocuk , patron , iş arkadaşı ... Hiç farketmez hepsini karıştırdık . Bize en uzaklara yakınlaşmaya en yakınlarımıza uzaklaşmaya başladık. Size en kıymet verene çantada keklik , yerden yere vurana başınıza taç yaptınız. Eskiden böylemiydi bilmiyorum. Sanki değil di gibi geliyor en azından öyle hissediyorum. Ya da eski fotoğraflara bakınca gözlerde o masumiyeti , o güzel kalpleri görüyorum. Eskiden esnafa bile saygımız vardı . Mesela bizim mahallemiz de iki tane kırtasiye vardı. Biz hep birinden daha fazla alışveriş yapardık ama çok ender zamanlarda aradığımız birşeyi bulamayıp diğer kırtasiyeye giderdik, annem beni dışarıda bırakır girerdi elimizdeki diğer kırtasiye torbasını görürlerse ayıp olmasın diye. Fedakarlık yapanların , iyi insanların yaptıkları dilden dile dolaşır unutulmazdı. Hep bir vefa olurdu insanlar da birbirlerine karşı hala eski komşularımızın bize yaptıkları ne bileyim anneme yaptıkları iyilikleri hep kulaklarını çınlata çınlata konuşuruz. Muhabbetler hep şöyle olurdu , bir gün bizim arabamız yoktu birisi seyehate gidecekti bilmem kim onu arabasıyla havaalanına bıraktı sağolsun denirdi. Kimse karşılık için iyilik yapmazdı yürekler hep güzeldi ama yapılan iyiliklerde unutulmazdı.Yapanla yapamayan aynı kefeye konmazdı. Şimdi böyle mi siz dostunuz , anneniz , iş arkadaşınız , eşiniz her kimse için bir ince düşünürsünüz ama düşünmeyen kıymetli olur. Ve artık farkında mısınız çark bu yönde dönmeye başladı . Bakıyorum da herkes alacağını alana kadar gülüyor yüzünüze , siz de onlar gibi davranır buharlaşıp gidiyorlar hayatınızdan. Eskiden birisi üzgünse birisinin cenazesi varsa müzik çalınmaz , düğüne derneğe gidilecekse gizli gizli gidilirdi . Ben fazla hassasım normal değil siz benim gibi olmayın ayrı ama birinin derdi varken ve bunu biliyorken inat gibi sağa sola foto koymayın , biri size mutsuzum diyorsa bırakın işinizi gücünüzü yanında bitin. Yoksa çekilmiyor inanın bu dünya herşey mekanik oldu ama hala daha kalplerimiz var , onu unutmayalım ne olur.



Fikrinize herkes denk olmak zorunda değil ama biraz daha yumuşak olmaya ne dersiniz? Belki sizin bu duruşunuzdan üzülen birileri vardır. Sözler ah sözler dikkat edilmesi kolay ama umursanmayan sözler , tepkiler empati kurarak verilmeli . Bu kadar zor hayat koşulları , bu kadar teknoloji bizi esir almışken sevdiklerinize sahip çıkın , seni seviyorum demek yetmez ne demiş Frida"Ben senin beni sevdiğinle değil nasıl sevdiğinle ilgileniyorum" ne kadar doğru . Şimdi aklıma ne geldi hani sizlerin belki bilmeden benim kırıldığımız kişiler bize en yakınken biz derdimizi , kederimizi başka biriyle paylaşıyoruz ya bazen benim bu duruma çok içim acıyor. Bu neden biliyor musunuz ? İnsanların artık önceliklerini yitirmiş olması , insanların vefasız olması , çok özürdilerim üzüleceksiniz ama sizle işlerinin bitmiş olması , daha önemli işlerinin! olması. Bilmeden ya da bilerek kaç kişiyi ihmal ediyorsunuz bir düşünsenize ? Bir test yapalım mesela ... En sevdiğinizle ( bu sevgili değil kardeş , dost ,evlat ,ana baba farketmez ) en son ne zaman sinemaya gittiniz ? Kardeşinize ,abinize ne bileyim sizin hep yanında olan bir arkadaşınıza en son ne zaman seni seviyorum iyi ki varsın dediniz ? Telefonda birinin sesi kötü geldiğinde en son ne zaman onu mutlu edecek bir şey yaptınız ? Ya da ailenizden biri , eş , dost arkadaş yine farketmez birisi ile bir kahve içmek için önemli bir programınızı karşınızdakine söylemeden ne zaman iptal ettiniz ?

Şimdi benim için bir düşünün yakınlarınızı , ihmal ettiğiniz biri var mı ? En son kimi gülümsettiniz haydi bir düşünün ? Ve yapın ... Mutlu ettikçe mutlu olacağınızı hissedeceksiniz.

Sevgiler
Özge