Betty'nin Hayatı

22 Temmuz 2010 Perşembe

Kelebekler


Ben geçmişi unutamayanlardanım... Benim için çok önemli hele ki her geçen yıl bir önceki ni aradığımı düşünürsek herhalde sevindirici benim için geçmişi düşünmek...

Üniversiteden mezun olduğum günü hatırlıyorum da ... Kelebekler uçuyordu içimde...Sanki hayatın hep en güzel taraflarını yaşamaya başlayacaktım ...Öyle mutluydum ki gözlerimin mavisi bile bir başkaydı sanki.....

Aradan tam 9 yıl geçti.O kelebeklerin hepsi öldü , o mavi artık bulanık bir deniz gibi bakıyor etrafa... O kelebekler hiç doğru dürüst uçamadılar. Uçtuğunu sandılar ama hepsi yalanmış , o kelebekler başkalarının mutluluğuna uçtu bana da uzaktan kanat çırpınışlarını duymak kaldı .

O gözler neyi beklediğini bilmeden bekliyor sürekli , sabah oluyor akşam oluyor , mevsimler geçiyor ... Benim için hiçbir önemi yok ... Ben sevmedim bu halimi ama bir faydası yok... Hep kandırılmakla geçti ömrüm...Tanrı'ya sığındım . Biliyorum ki beni üzenler cezalandırılacak bu ümit beni hayata tutunduran ... Birini çok sevdim tüm hayallerimi onunla kurdum ama nerden bilebilirdim ki şerefsiz olacağını ... Ama artık önemi yok düşünmüyorum bile... Düşünmek bana iyi gelmiyor...Seyrediyorum herşeyi uzaktan ... Küçük küçük oyuncaklarım var benim , küçük sevinçlerim . Etrafım mutlu insanlarla dolu ,ne güzel ya bu da olmasaydı ... Ben onların mutluluklarından kendime günlük oyuncaklar yapıyorum ... Bana kalan bu küçük oyuncaklar... Ama gece olup yatağa girince yalnızım hem de çok ...Ve ben buna bile alıştım... Artık kelebeklerim yok ... Ama olsun.....

Sevgiyle..........

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Er ya da geç ...


Ah bu gözler neler gördü
Dostu gördü düşmanı gördü
Aşkı gördü hüsranı gördü
Derdi gördü dermanı gördü
Ne zenginler gördü gerçekten fakir
Ne büyük kişiler aşağılık yerle bir
Ne alimler gördü herkesten cahil
Er ya da geç gözümüzü yumduğumuz zaman
Neye yarar olsa şanın şöhretin ya da paran
Götüremez kimse giderken ne bir han ne bir hamam
Gözünü sevdiğimin dünyasından
Ne cahiller gördü gerçekten bilgin
Ne garipler gördü nefsine hakim
Ne fakirler gördü en zengindne daha zengin
Er ya da geç gözümüzü yumduğumuz zaman
Neye yarar olsa şanın şöhretin ya da paran
Götüremez kimse giderken ne bir han ne bir hamam
Gözünü sevdiğimin dünyasından

Bodrum,İskele,Düşünceler....



Geçen hafta 5 gün Bodrum'daydım.3 Senedir tatil yapmadığımı ve yaşadığım şeyleri düşünürsk bu 5 gün benim en büyük hediyemdi.Oldum olası denize bakmak beni rahatlatmıştır. O derin mavilik insanın yaşaması , hayata tutunması için bile tek önemli bir neden olabilir.O deniz kokusu , o derin mavisi insana yeter de artar bile.Tabi aklımda hep düşünceler oluştu ve hemen kağıda döktüm.

İskelede oturuyorum. Sırtım yandı ve çok acıyor. Yaslanmanın ne güzel bir duygu olduğunu anladım . Ama önemi yok , sırtımın acısının hiç önemi yok hem de . Bir yürek acısının yanında sırtım acıdan kavrulsa ne olur ? Üstelik sırtımın acısını merhemle giderebilirim , ama yürek acısı öyle mi onu ne tedavi edebilirsin ne de kimseyle paylaşıp derman olmasını sağlayabilirsin. Başınıza hoş olmayan şeyler gelir , sevdiğiniz insan sizi yarı yolda bırakır ,dostlarınız zor günlerinizde keyfindedir herşeyin. Eminim hepiniz yaşamışsınızdır bu tip şeyleri . Ben biraz ağır yaşadım , herşeyi ağır yaşadığım gibi ... Ama şimdi anladım ki benim sıkıntım sadece dost sohbetlerinde dedikodu malzemesi oluyormuş . Bunu öğrenmek çok kolay olmadı tabi. Öyle güzel anlıyorsunuz ki sizin arkadaşlarınız size tuhaf gözlerle bakıyorlar, bazen acıyorlar, bazen anlamıyorlar , bir bakıyorsunuz ki sizin sayenizde , sizin konularınız sayesinde dostlukları pekişiyor. Önce oldukça içleniyorsunuz bu olaylara sonra gülmeye başlıyorsunuz. Ben gülmeye başladım ne mutlu ki ...Uzakdan seyrediyorum olmayan dostlukları , vakti zamanın da birbirlerinden hazetmeyenlerin yalan sarılışlarını izliyorum. Sonra anlıyorsunuz vakti zamanında neden hırpaladım kendimi diyorsunuz , ailemi ikinci plana attım ne oldu dedim... Birde üstüne akıl aldım... Vay be dedim...

Çok güzel dostlarım var hala... Hepsinin bir notu var ama ... Artık herkes aynı değil... Anladığım bir şey de ki bu benim çok önemli dostluklar yıllarla değil yürekle oluyormuş... O gözler var ya o gözler oyle güzel anlatıyor ki sadece 2 yıldır hayatımda olan öyle güzel kişiler varmış ki meğer çevremde çok şanslıymışım.... Bir sürü dost biriktirmişim ... Kırıldıklarım oldu en önemlisi artık yapışması mümkün olmayan kırıklar... Artık önemi yok hepsine gülüyorum , gülümsüyorum , en kötüsü de ne biliyormusunuz onlara üzülüyorum...Öyle güzel kandırıyor ki herkes kendini , kimse geçmişi düşünmüyor bile... Kİm kime ne yapmış , kimin yanında kim olmuş kimsenin umrunda değil... Eğlence olsun yeter ....

Herkesin canı sağolsun...Bunlar yeni moda dostluklar ... Varsın olsun ben bu konuda demode olayım... Denize bakarken çıkardığım sonuçlar :
1)Karşındaki mutlu olsun diye kendi isteklerinden vazgeçmeyeceksin ,
2)Mutsuz olduğunda bu durumu kimseye çaktırmayacaksın , bırak kendi içinde yaşa. Sofralarda üzüntün meze olacağına , aç müziğini hatta sonuna kadar bağıra bağıra şarkı söyle .İnan bana başkasına anlatmaktan daha çok rahatlıyorsun ...
3)Kimseden medet umma , iyi günlerinde herkes kapını çalar , ama kötü günlerinde herkesin işleri çok yoğundur !!! O yüzden iyi günlerini de kendin yaşa kötü günlerini...
4)Geçmişi sen yine de unutma... Ne kadar güzel şeylere sebep olduğunu unutma... Kimse kıymet bilmese de sallama çok ... Sen seni biliyorsun , gül geç , üzül olanlara ....
5)Mutlu günlerinizi sadece yanınızdakiyle yaşayın ay o da gelsin ay bunu da davet edeyim demeyin... Sonra kocaman bir yumak olurlar ....Siz ve sevdiğiniz sadece ikinizsiniz bırakın başkaları kendilerine yapacak bişeyler bulsun...Amaaaan size ne ....

AYYYY HAYAT ÇOK ZOR ....................

8 Temmuz 2010 Perşembe


Yaz geceleri güzeldir.En sevdiğiniz yanınızda , güzel bir şarap evi ,limonata gibi bir hava , harika bir bahçe...İstanbul'da yoğun ve gergin bir iş gününden sonra yapılacak en güzel şeydir bunları yaşamak , içine çekmek...Belki küçük bir kaçamak ...Lİse aşıkları gibi , göz göze oturmak , bir iki kadeh içmek güzeldir.

Sohbete başlarsınız.Önce hava sudur sohbet , hatta bir an gelir tıkanırsınız , sözler bağıra bağıra susar.Birisi oturanlara bakar birisi bahçeye.Sonra konu gelir aşklara , sevgilere...Sevgilerin yalan , aşkların hikaye olduğunu konuşur durursunuz.Sonra yine susarsınız ...Göz göze gelirsiniz o an herşey durur , herşey susar ...Bir anda rüyadasınızdır , hafif şarabın etkisi de eklenince değme keyfine...Hafifi başınız döner ama mutlusunuzdur hatta hep böyle kalsam dünyayı düşünmeden çakırkeyif dersiniz...
Sonra rüya biter ..Eve gelirsiniz, bir ılık duş yatar uyursunuz...Ertesi sabah aklınız bir önceki gecede kalır ama siz yine işe gidersiniz...Çalışırken gün boyu bir önceki geceyi düşünürsünüz .Ama sadece düşüncede kalır çünkü karşı taraf çoktan yeni bir gecenin planını yapmakla meşguldur. Size, sadece o geceyi düşünüp hafif , utangaç bir gülümseme kalır...Rüya bitmiştir.Siz ve nedenleriniz yine başbaşadır...

Belki de nefes almak budur...Ötesini düşünmemek lazım....

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Ben Utanmaya Hazırım ....



Bir erkeği sevdi kadın...Hemde hayatında hiç kimseyi istemediği bir dönemde...Erkek öyle bir gönlünü çeldiki kadın , o erkeği özel sandı , şans ona güldü sandı , çektiklerinin ödülü olarak o aşkı aşk sandı.Ama yanıldı kadın her zaman ki gibi.Çünkü bütün erkekler aynıydı.Hepsinin egosu yüksekti,hepsi ana kuzusuydu,hepsi doyumsuzdu , hepsi sanki kendileri mükemmelmiş gibi mükemmel kadını arıyorlardı.

Evet ne kadar kabul etmesek de erkek ile kadın arasındaki fark çok...En basit ama en önemli fark ne biliyormusunuz erkeğin yüreği sadece etden , kadının yüreği sevgiden oluşuyordu .

Siz hiç çok aşık olarak evlenip sonra kocasından ayrılan , onun hiçbir şeyini beğenmeyen kadın gördünüz mü ? Şu anda cevabınız ne biliyormusunuz ? Tam tersi siz evlenmek için çeşitli kılıklara girip sonra bir gece de karısınıdan nefret eden erkek görmüşsünüzdür.Ben de gördüm... Hatta buna kesinlikle bir ceza getirilmesinden yanayım ... Bir insanı fiziksel yaralayınca cezası var , ama bir erkek bir kadın kalbini kırınca , onun hayatını mahvedince bunun hiçbir cezası yok . Erkek elini kolunu sallaya sallaya yeni kadınların hayatını zindan etmeye hazırlanıyor. Kadın ise kendini dünyaya kapatıyor , ağlamaktan insan içine çıkamıyor....Kadın kalp kırmaz , kırsa bile bunun üzüntüsünü yaşar. Erkek umrunda olmadan yaşar , hatta bazılarının ailesi birde bunla gurur duyar... Oğlum çok kızlar ağlattı diye günlerde hava atar hatta...


Aşık olmayak kolay değildir emek ister... Bu bir içki değildir bir rakıya başlarsın sonra şaraba dönersin ama aşk böyle değildir. Sevince tam seviceksin , hoşlandım diye düşünmeden aşk yaşarmış gibi yapmayacaksın ... Sevdiğin zaman gözünüde seveceksin, kötü huylarını da seveceksin , ellerini de seveceksin...Aşk iki kişiliktir tek başına karar veremezsin birisini kendine aşık edip arkanı döenerek kaçamazsın ...İŞte bunun hiç bir cezası olmadığı için etraf kalp , hayal katili erkekler ile dolup taşıyor.

Burdan duyrulur gerçek aşk kalmadı ... Ben yaşıyorum diyene inanmıyorum maalesef ... Gerçek aşk eski Türk filmlerinde kaldı , gerçek aşk şarkılarda kaldı...Bir bakın etrafınıza bana gerçek aşkı bulun , gösterin ... Ben utanmaya hazırım yeterki bana gerçek bir aşk gösterin...

2 Temmuz 2010 Cuma

Yeniden...


ÖĞRENDİM....

Uzun süredir yazmıyordum... Yazacak birşeyim olmadığından değil hayatın akışının hızlı olmasından dolayı...

2010 Temmuz ayındayız .Zaman ne çabuk geçiyor.Ucundan tutmaya çalışsamda hayal ettiğim 30'lu yaşlar bunlar değildi. Ama bazen hayat bize istediğimiz gibi davranmıyor. Bunu anlamak , bu duruma alışmak benim için çok zor oldu. Öyle anlar yaşarsınız ki hiç içinde olmayacağınızı düşündüğünüz hikayenin başrol oyuncusu olursunuz. Nefret etseniz de bu durumdan artık yapacak bişey yoktur. Rolünüzü oynar durursunuz. O hikayeyi herkes merak eder . Bazıları merakdan bazıları sizi düşündüğünden dolayı sorarlar hikayenizi. Ayırtedemezsiniz kim dost kim düşman. Önce üzülürsünüz , içinize kapanırsınız ,elersiniz insanları teker teker . Sonra umursamazsınız , kimseden sizi anlamanızı beklememeye başlarsınız çünkü sizi kimse anlayamaz ... Huy değiştiricem dersiniz sonra derin bir nefes alırsınız " tamam " dersiniz kendinizden emin bir şekilde "artık herkese ederi kadar değer vericem " dersiniz... Ama sonra bir bakarsınız ki hiç değişmemişsiniz yine almadan vermeye sonra üzülmeye devam edersiniz. Bu böyle bi kısır döngü devam eder gider....

Ağlardım her gece kimse bilmez...Sorgulardım neden ben diye .... Ama artık vazgeçtim , sorgulamıyorum hayatımı , kaderimi ... Sezen'imin dediği gibi "Gelsin hayat bildiği gibi gelsin..." Ne gelirse yaşıyorum , ne gelirse kabulum... Çünkü öğrendim başka şansımın olmadığını , öğrendim kaderin değişmeyeceğini... Öğrendim herkesin insan olmadığını ....