Betty'nin Hayatı

5 Aralık 2014 Cuma

AAA Yaş 35 Yazısı Yazmamışım

Blog yazanların hemen hemen hepsi bir "yaş 35" yazısı yazar adettendir. Ama ben 35 yaşına gireli 6 ay olmuş ama yazmamışım ... Yani aslında uzun süredir aklımda ama işte Adacıktan anca fırsat bulabiliyorum. 

Şimdi yaş 35 bence ayma yaşı . Yani gerçeklere , kıymete , değerlere ayıyorsun . Ne biliyim aile , dostluk , özlem , vefa gibi unutulan değerlere ben daha da düşmeye başladım . İnsanlar bencilleştikçe ben 35'imde daha da fedakar olmaya başladım . İnsanlar bencilleştikçe daha da kırılmaya başladım. Ben 35 yaşını doldurdukça daha naif olmaya başladım. Belki de 35 yaşıma girişimle anne oluşumun aynı döneme denk gelmesi bunda etkili olabilir.  

35 yaşıma kadar ben bir sürü anılar biriktirdim hayatımda . İnsan biriktirdim. Sadece biriktirmedim dosta dost kazandırdım . Geçenlerde eşim yine birşeye incinmişim bana çok doğru birşey dedi . Zaten sonrasında yazmaya karar verdim. Dedi ki " Ah be güzel karım ; hayatın insanları birbiriyle tanıştırmakla geçti , o yüzden şimdi inciniyorsun " . Ne kadar da güzel tespit etmiş.Yo ben aslında memnunum ama hadsizliğe , vefasızlığa gelemiyorum . 

Ben istiyorum ki hayatıma giren dostlarım  ( ki hepsi aynı değil , çok kıymetlilerim var ) işleri bitince , ya da kendileri farklı bir hayata geçtiklerinde kaybolmasın . Çok mu şey istiyorum acaba ? Yooo .... Bence değil ... Aynı zaman da aynı hayalleri kurmuş olduğun kişilerin senden alacağını aldıktan sonra saçma bahanelerle hoop kaybolması ne kadar sığar insanlığa , dostluğa... Özledim demek kadar güzel bir şey var mıdır dostun dostuna... Bana bir arkadaşım özledim dese koşarak giderim. Ben özledim diyipte azarlandığım dostlar gördüm. Ama ben aramızda mesafe olsa da , çocuğumuz olsada görüştüğüm dostlara da sahibim. Ben uslüb bilmeyen arkadaşa da sahibim , kırmadan konuşmayı beceren yüce dostlara da .... Ben sosyal medyayı yalakalık için kullananları da tanıyorum , güzel dileklerini iletmek için kullanan harika kalplileri de tanıyorum . 


35 yaşımda ailemin kıymetini daha çok anlamaya başladım . Başta canım eşim ve canımdan öte sevdiğim kızım benim için herşeyden değerli . Annem , ablam , babam , yeğenlerim benim için öyle kıymetli ki .... İyi ki varlar. Ailemin diğer üyeleri hepsi iyi ki varlar. Ama hem 35 yaşında hem de anne olunca bakış açım öyle değişti ki bir kere delice gelebilir ama kızımı seveni , kızıma değer vereni daha çok daha çok seviyorum. Kimse kusura bakmasın garip bir annelik hali bu . Hiç ummadığım aile fertlerim ve arkadaşlarım kızıma daha düşkünken , daha değer verirken ; yüreklerine çok güvendiğim kişiler bir havalarda. 

Bizi ne bu hale getirdi? Hayat  mı zorlaştı? Yoksa insanlar böyleydi de ben mi yeni anlıyorum? Ben mi bir yer de hata yaptım ? Ben mi fazla önemsiyorum dostlukları , ailevi ilişkileri ? Ben mi fazla fedakarım , fazla ince düşünüyorum? Ama garip değil midir çevrendeki her arkadaşa aynı muamelenin yapılması , garip değil midir kimsenin kimseyi korumadığı bir dostluk ilişkilerinin olması , ayıp değil midir hayatının işine geldiği dönemde hayatım da olmanız .... 

Bazen amaan Özge be boşver diyorum , bazen de inanın sorguluyorum . Çünkü ben yaşanılanları unutan , hep önüme , işime bakan biri olamıyorum . Kabalıklara gelemiyorum , ha söylenecek sözüm çok var ama sanıyorlar ki anlamıyorum hayır anlıyorum ama size anlatamam ki anlamazsınız. Siz kendi yalnız hayatınızda sağdan soldan aldıklarınızla yetiniyorsunuz , üstüne konuyorsunuz . Ben savaşamam sizle , ben uğraşamam bazılarınızla ... 



İşte yaş 35 böyle bir yaş benim için  . İncindiğim , sevindiğim , daha stebil yaşadığım bir yaş . 

35'imde kimse ile kimseyi bir araya getirmek için uğraşmıyorum a geç kaldım zaten getirmişim getireceğimi , aaa canım niye aramıyorsun demiyorum çünkü aramıyorum artık . Görüşelim diyenle sadece görüşüyorum hem de koşa koşa gidiyorum bahane üretmiyorum bebeğim var diye. Bilirim ki isteyen insan görüşür . 

Herkesin bir değeri var ve ben artık öyle davranıyorum. Evet geç aydım ama aydım ya siz ona bakın  :) 

A bu bloğu bile okuyan o kadar çok kişi , arkadaş var ki biliyorum . Ama hiç yazmamışım gibi , hiç okumamış gibi yapıyorlar. İşlerine geldiğinde hayatımın içine olanlar size sesleniyorum , sanmayın ki yorum yapmadığınızda ben anlamıyorum , içiniz içinizi yiyor ama çakmıyorum sanıyorsunuz çakıyorum deli :) 

Yaşım olmuş 35 , aydım yeni daha , varsan varım yoksan yokum ; herşeyin farkındayım sanma ki susuyorum hayır gülüyorum . Hayat komik , hayat bana çok güzel.... Hayat hala güzel insanların varlığı ile beni mutlu ediyor. Kalbim öyle güzel ki yeni güzel kalpleri bir şekilde buluyorum . 

Yani kısaca ne demiş benim canım Sezen'im " Benim Denge mi Bozmayınız "

Yazan : 35 Yaşında bir Betty  



12 Eylül 2014 Cuma

Ada 'cım 8 aylık oldu :)

Zaman olağanca hızıyla ama büyük bir zevkle ilerlerken benim canım kızım Ada 8 aylık oldu bile...Geçen sene bu zamanlar karnımda , miniminnacık bir kalp atarken şimdi ne ara doğdu da 8 aylık oldu diyorum bazen .



Büyüdükçe hem zorlaşıyor ama bir o kadar da keyifli . Bebeğim artık benimle daha bir sıkı fıkı iletişim kuruyor .Daha şimdiden sosyal bir bebek . Herkese gülücükler dağıtıyor .Bebek deyip geçmeyin algıları ve hisleri hepimizinkinden büyük ve güçlü . Ve ben hisli ve hisleri karşılığını alan bir birey olarak yetişmesini istiyorum . Ama daha çok istediğim ona da layık olan insanların , dostlukların olması . Sosyal medya bizi mahvetti , çevremizdekiler ruhsuzlaştı , artık özlem , görüşme duyguları unutulmuşken  kimbilir kızım büyüdüğünde neler olacak bunları düşündüğüm de çok ürküyorum . Kızım da dostluk , insaniyet , hayat sevgisi olsa ne olur arkadaşları olmadıktan sonra diye düşünüp , korkmuyor değilim.

Farkındamısınız artık kimse kimseyi özlemiyor , kimse kimse  ile görüşme gereği duymuyor . Herkes menfaati kadar dostluk kuruyor sonra arazi .İşte benim güzel kızım öyle olmasın . Ve  karşısına vefasızlar çıkmasın istiyorum.

8. ayımız çok güzel geçti . Birçok ilke imza attık kızımla . İlk kez uçağa bindi , ilk tatiline çıktı , ilk kez denize ve havuza girdi.

Tatile ailece çok ihtiyacımız vardı ama pimpirikli bir anne olarak çok tedirgindim.Uçakta ne olacaktı , gittiğimiz otel de rahat edecekmiydik gibi düşüncelerim vardı. Ama kızım her zaman ki gibiydi bir gün bile ağlamadı , huysuzlanmadı ve umduğumdan çok daha kolay geçti .

Biraz size otelimizden bahsedeyim . Otelimiz Latanya Beach Resort adlı oteldi . Bodrum Yalıçiftlik'te . Bebek dostu otel olduğu için tercih ettik ve çok ta memnun kaldık .Memnun kaldığımız nokta her yerin birbirine yakın olması ve tek bir merdiven bile olmadığı için pusetle her yere gitmek oldukça kolay ve zahmetsiz olması .  Mama sandalyelerinin sürekli temiz olması , geceden temizlenip streçlenmesi hizmeti ise yazmaya değer bir hizmetti doğrusu.

Deniz inanılmaz temiz zaten mavi bayrak almış ancak dümdüz deniz sevenler pek tercih etmesinler derim. Zira hafif bir dalga hali sürekli var ama keyfi bambaşka . Havuzu da oldukça temizdi . Tüm çalışanlar -maalesef resepsiyondakiler için aynı şeyi söylemeyeceğim-  gerçekten bebek ve çocuk çok seviyorlar. Ne isteseniz hemen yapıyorlar. Size tavsiyem eğer bu otele giderseniz odanızın ilk binada olmasını ısrarla isteyin .

Ada'cım denize ve havuza girmeyi çok sevdi. Neee havuz mu ? dediğinizi duyar gibiyim. Evet havuza simidiyle sadece bacaklarını soktuğu için hemen endişelenmeyin :) Kızımı yüzerken görmek beni çok duygulandırdı . Hem mutlu hem de şaşkın hali görülmeye değerdi.

Çok şeker ailelerle tanıştık Ada'yla aynı aylarda doğmuş bir sürü bebek vardı. Hatta ilk tatil arkadaşı ile de bol bol resim çektik . İlk tatil arkadaşının ismi Deniz bebek . Kendi de ailesi de çok tatlıydı .




Buyrun neler yaşadık köşemize :

8 . ayımızda neler yaşadık :

Adacık ;
  • Adacık ilk kez şehir dışı yolculuğu yaptı. Uçağa bindi , ilk kez otel de kaldı , denize girdi. Ve halinden son derece memnundu . Veee pimpirikli annesini hiiç üzmedi aslan kızım . 
  • Ada , el çırpmaya başladı . Ve bunu yaparken nasıl mutlu . Ben mutlu , Ada mutlu ( yazmamak için zor tutuyorum kendimi Lerzan Mutlu diye :) ) 
  • Kızım et yemeye başladı ve bayıldı . Etden kastım artık sebzesinin içine kıyma koyuyoruz ve bayılıyor. 
  • Annesiyle konuşmaya başladı . Yani kendi dilinde tabi :) 
  • Sevildiğini iyice anlamaya başladı . Ona gülen herkese gülücükler atıyor.
  • Ada'nın garsonlarla arası inanılmaz iyi . Her gittiğimiz cafe , restoranda garsonları izlemesini görmeniz lazım . Kendisini de sevdirmeyi biliyor. Hatta geçen gün garson bir arkadaş Ada'ya bakarak " Bu gerçek mi "dedi çok güldüm. 
  • Artık her istediğini farklı bir ses çıkarark anlatmaya başladı. Ve anası o sesleri duydukça havalara uçmaya :) 
  • Gündüzleri daha az uyumaya başladı . Sanırım büyüdüğü için. Ama şikayetçimiyim hayır . Huysuz olmadığı ve mutlu olduğu sürece varsın uyumasın . 
Bendeniz ; 

  • Zamanımın hepsini kızıma adadım ve halimden gayet memnunum. 
  • Kızımla yatak keyfi yapmaya başladık . Koltukta falan yanyana yatıp muhabbet ediyoruz , yanağıma yanağını koyduğu an ben bitiyorum işte :) 
  • Kızımla birlikte kendimi ve çevremdekileri yeniden keşfetmeye başladım . Ben gerçekten bebek ve çocuk çok seviyormuşum bir kez daha anladım . Son günlerde bulunduğum yerlerde bebek annelerine ve ebeveynlerine dikkat ettim de bazıları  sadece kendi bebeğine aşırı düşkün ve seviyor  diğerlerine kıskanan gözlerle bakıyor. Ne yanlış halbuki elbet de kendi bebeğimiz apayrıdır ama tüm bebekler güzeldir be. 
  • Kızım çok güleryüzlü ve kızım diye demiyorum öhö öhö çok güzel bir bebek .( Ya da kuzguna yavrusu güzel de geliyor olabilir :)) Bir yere gidiyoruz kızım birisine dönüyor , laf atıyor bazısı kızıma bir gülümsemiyor bile. Anlıyorum elbet de herkes çocuk , bebek sevecek diye birşey yokta iki tebessüm etsen ölmezsin be kadın diyesim gelmiyor değil . O an kızım için o kadar üzülüyoruz ki babasıyla görseniz siz bize üzülürsünüz :) .
  • Kızımla bol bol geziyoruz. Yeniden burdan kızıma teşekkür ediyorum üzmüyor beni hiç dışarlarda . Bana çekmiş seviyor gezmeyi. 
İşte böyle kızım büyüyor ben de yeniden doğdum Ada'yla yeniden büyüyorum. 

Sevgiyle Kalın 
Özge




8 Ağustos 2014 Cuma

Bizim Uğurlu Sayımız 7 ...Kızım 7 aylık oldu

Canım kızım Ada dün  7 aylık oldu. 7 Ocak da doğan kızım ,  7 Ağustos da 7 aylık oldu. Yani kızımla bizim bu ay uğurlu sayımız 7  :)

Bebek büyütmek dünyanın en zevkli işiymiş. Açıkcası ben anneliği pek sevdim .Herkes bebeğini çok sever , anneliği sevmemiş birini ben tanımıyorum . Evet hayatınız inanılmaz değişiyor ama bu değişim hayattaki tüm değişimlerden 1000 kat daha güzel .

Kızım hareketli ama sakin bir bebek . Bu yüzden hayranları çok . Ve tabi bu benim çok hoşuma gidiyor. Kızımla birlikte sanki ben de yeniden doğdum ve O'nunla büyüyorum. O'nunla birlikte ben de insanları tanıyorum . Hiç ummadığım kişiler Ada'yı inanılmaz severken , yine hiç ummadığım dağlara da kar yağdı . Neyse konumuz bu değil ....İşte bu  yüzden bende kızımla birlikte büyüyorum. Bebek olduğuna bakmayın O'nunla ilgilenenleri biliyor ve seviyor , e haliyle bende ... :)

Eşinizle tatlı bir oyuncağınız oluyor bebeğiniz . Hele bir de ikinizde bebeğinize aşıksanız.Eşim her sabah kalktığında Ada yla konuşuyor . Onları öyle görmek , konuşmalarını dinlemek dünyanın en güzel manzarasından da güzel . Eşimle paylaşamıyoruz kızımızı . Sen daha çok kucağına aldın ben daha çok kavgası var evimizde . Ama en güzel kavga bu değil mi ?

Kızımla iletişim kurmaya başladık artık . Beraber gülüyoruz , oyun oynuyoruz ufaktan ne keyif ne keyif...Konuşamayan , yürüyemeyen , altını bile tutamayan bir minnak sizin hayatınız oluyor , neşeniz oluyor , gülümsemeniz oluyor.

Evet büyüdükçe dertleri artıyor doğru ama neşesi de artıyor. Ada'yı giydirmeyi , güldürmeyi , uyutmayı , zorda olsa yedirmeyi çok seviyorum .

Ada 7 aylık 


6. aydan 7. aya geçerken neler yaşadık buyrun efenim ;

Ada Neler Yaşadı ? 


* Ada koyduğum yerden fıldır fıldır dönerek istediği yere gitmeye başladı .

* Anne sütü haricinde başka gıda olduğunu anladı . Ama sebze sınıfta kaldı Ada Hanım pek sevmedi.

* Sevmediği sebze püresini önce zorda olsa yiyordu şimdi ağzından püskürmeyi öğrendi .

* Uslu bir bebekti hakkını yemiyeyim hala uslu ve güzel kızım , ama istediği olmayınca çığlık atmayı çözdü . Hem de ne çığlık , sesi bedeninden 5 kat büyük .

* Peçete yedi , iki saniye peçeteyle yalnız bıraktım geldiğim de ciddi bir oranı yenmişti .

* Etrafındaki herşeye önceleri sadece bakarken şimdi herşeyi ellemeyi, çekmeyi ve hatta fırlatmayı öğrendi.

Annesi Neler Yaşadı ? 

* Kızıyla yalnız kalmaya bayılmaya başladım . O evhamlarım biraz da olsa azaldı .

* Ada'yla vakit geçirmenin ne kadar harika birşey olduğunu bir  kez daha anladım.

* Bazı insanların bebek sevmemesini daha da anlayamamaya başladım . Bir insanın büyümesine şahit olmak kadar büyüleyici birşey var mı ?

* Kızım ilk kez ateşlendi ve dünyanın nasıl bir anda durduğunu ve Calpol denen muhteşem ilaçla tanıştım .

* 7 Ocak 2014 'den yani Ada'cığımın doğumundan önce ben ne yapıyormuşum ya ne boşmuş hayat ....

İşte böyle Ada'yla hayat çok güzel ama maalesef hızlı gidiyor. Tüm bebişler sağlıklı olsun hep gülsün...

Sevgiyle Kalın
Özge



31 Temmuz 2014 Perşembe

Gitgide Robotlaşan , Kadir Kıymet Bilmeyen Bireyler Oluyoruz .. Eyvah !!!!

Şimdi evdeyim ve bebişime bakıyorum ya daha da çok manevi duygulara değer verir , daha da etrafımdaki insanları inceler oldum ... Aslında keşke incelemez olsaydım ... Görüyorum ki artık insani değerler tıpkı eski bayramlar , tıpkı eski türk filmlerindeki aşklar gibi kaybolmaya başlamış . Artık insan insanı , dost dostu kullanır olmuş.
 
Bakıyorum da bazen hiç tanımadığım insanlar ya da çok da iyiliğim olmamış insanlar daha hoş görülü daha samimiyken ; vakti zamanında sevdiğimi , ailemi hiçe sayıp yanlarına koştuğum tanıdıklarımdan öyle haraketler görüyorum ki , ya da çevrem de duyduğum vefasızlıkları duyuyorum ki gözlerim fal taşı gibi açılıyor. Ki eskiden çok farkında değildik riyakarlıkların , ama şimdi birbirimizin hayatını sosyal alemde gördüğümüz için bayağ kendini belli ediyor artık .
 
Biliyorsun mesela arkasıından sana bayağ geçirmiş birisi. Sonra bir bakıyorsun diğeriyle sarmaş dolaş ... Hayda buyur burdan yak e canım benim sen geçen hafta daha bana nefretini kusmadın mı o kişi için ne oldu ?
 
Ya da evine yıllardır gitmemiş , arada -o da karşı taraf ararasa- konuştuğu  insanın sanal alemde resmini görüp vıcık vıcık yapay yapay yorumlar yapanlar mı dersin ; işine geldiği zaman seni kullanıp ya da senin kocamaaan yüreğini bilip düşüncesizce davrananları mı ararsın ?
 
Ya da güzel kurulmuş dostluklarda sırf o an ki anlamsız hırsına yenilip herşeyi mahveden hırs küplerini mi ?
 
Ya da vakti zamanın da senin tüm çevren için yanından ayrılmayan , işinizden dolayı size dolanmış ama şimdi seni umursamayan ya da burnu havaya kalkanı mı ararsın ?
 
Ben özledim seni görüşelim dostum dediğim de göüşemesek de kalpler bir diyeni gördüm ki beni sevdiğinden eminim .... Ben bak akrabayız görüşemiyoruz diyince arkadaşının ismini vererek onla da görüşmüyorum diyeni gördüm....



Kıymet bilmiyoruz inanın artık  . Ne olur yapmayın ... Geçmişinizi unutmayın , arkadaşlarınızı kullanmayın , kıymet bilelim ne olur.... Dünya yeterince çirkinleşiyor zaten ne para ne pul gitmiyor öbür tarafa ama kalp kırgınlıkları kalır ruhta  ... Şuurlu olun ne olur , sevdiklerinize vakit ayırın evet sosyal alem güzel ama bir kahve içmek gibisi var mı ?
 
Evet az görülen daha kıymetli oluyor biliyorum maalesef .Olmaz olmamalı . Seni eşşek yerine koyanlara değil , zor gününde olanlara  daha çok kıymet verin .  İnce davranalım ince ... Ama her şeyde sözlerde , sanal alemde , haraketler de ... Zor günün de yanında olanla olmayanı aynı kefeye koyar hatta olmayanı daha kıymetli kılarsan kendine haksızlık edersin , farkında olmadan kalp kırarsın ...
 
Şimdi ne olur gidin ve sevdiklerinizi arayın , bir kahveye davet edin , ya da demediyseniz uzun süredir bir dostunuza , tanıdığınıza her kimse "seni seviyorum " diyin . İnanın ölmezsiniz.
 
Ben bazen düşününce derinlere dalıyorum . Affetmeye çalışıyorum ama üzülüyorumda.
 
Sevgiden ne kadar nasibimizi alırsak o kadar gülümseyerek yatarız gece yatağımıza ...
 
Sevgiyle kalın
Özge

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Girişimcilere Müjde , O Koku Burdan Geliyor : Tarchy

Bazı tatlar vardır önce kokusuna bayılırsınız , sonra tadına ... İşte onların en başında mis gibi tarçın ve tereyağı gelir . Ve bu muhteşem ikilinin dans ettiği mükemmel bir tat var : TARCHY

Dünya da Cinnamon Roll olarak bilinen ve beğenilen "Tarçınlı Rulolar " Tarchy markası altında bizim damak tadımıza uyarlanarak Türkiye'de yerini aldı . Hani bilenler bilir Palladium AVM'ye girdiğinize harika  bir koku gelir ya burnunuza işte o koku Tarchy . Hep aynı tatlılardan sıkıldıysanız ve tarçının o eşsiz kokusu ve tadını seviyorsanız  bu Tarçınlı Rulolara bayılacaksınız . Ayrıca burada sadece bu rulolar yok oldukça zengin dünya kahvelerinden de yudumlayabileceksiniz. Ki bu tarçınlı rulo ve kahvenin eşsiz birlikteliğinin ağzınızda bıraktığı tada aşık olacaksınız desem abartmış sayılmam.


Müdavimleri gün geçtikçe artan Tarchy  girişimcilere de franchising veriyor.Yatırım imkanlarının makul , lezzetinin farklı olması da bir cafe açmak isteyenler için bence biçilmiş kaftan . Üstelik size tüm ürünleri içinde anahtar teslim veriyorlar.   Hem harika bir lezzet sunması hem de sıcak atmosferi ile kısa zaman da hoşsohbetlerin yapılacağı mekan haline gelmesi ise bence kaçınılmaz.





Bu arada Tarchy'nin eşsiz lezzetini tatmak isteyenler için adresler aşağıdadır . Ki gitgide daha çok bölge de göreceksiniz. Franchisingler hızla çoğalıyor .
  • Palladium Alışveriş Merkezi – İstanbul
  • Cevahir Alışveriş Merkezi-İstanbul
  • Akbatı Alışveriş Merkezi – İstanbul
  • Metrocity Alışveriş Merkezi-İstanbul
  • Egepark Alışveriş Merkezi – İzmir
  • Midtown Alışveriş Merkezi – Bodrum/Muğla
  • Kentpark Alışveriş Merkezi – Ankara
  • Al Ain Mall / Master Franchise – Dubai

Ve franchising için ulaşabileceğiniz kişiler Engin Selahi ve Murat Güzel . Size detaylı bilgileri verecektir. 

info@tarchy.com
www.tarchy.com

Sevgiyle kalın ... 
Özge 

13 Temmuz 2014 Pazar

Facebook ve Instagram ile Yitirdiklerimiz

Kızımı büyütürken evde olmamdan dolayı sosyal medyayı daha da fazla kullanmaya başladım . Daha önce de bununla ilgil bir yazım olmuştu. Bu geçen aylarda gözlemledim ki bu sosyal medya iyi güzel de insani duygularımızı nasıl yitirdiğimizi hiç farkettiniz mi ? Çevrenizdekilerin bazen  ne kadar yapay olduğunu ya da çıkarcı olduğunu farkettiniz mi ? Benim keşfettiğim profilleri , yitirdiğimiz duyguları sizlere yazmak istiyorum. Ve eminim bana hak verdiğiniz yerler kesinlikle olacak. 

1 . Eskiden dostlar , arkadaşlar birbirleri ile görüşürlerdi . Özlerdik birbirimizi mesela uzun zamandır görüşmeyince . Şimdi değişti herşey . Birbirimizi facebook ve instagramdan takip eder olduk .Tesadüf yolda karşılaşırsak bile konuşacak birşeyimiz olmuyor çünkü takip etmişiz , takip edilmişiz . "Özledim " seni diyen dosta hasret kaldık . Özlem duygusunu yitirdik . 

2 . Benim çocukluğumda ailelerimiz bizim yaştayken evlerde toplanılırdı . Muhabbetler edilirdi . Biz çocuklar oynardık yerde  , ailelerimiz sohbet ederdi . Şimdi ise kimse evinde kimseyi istemiyor . Eve gitse bile o gezme olmuyor . Hiç evde selfie çeken birine rastladınızmı ya da arkadaşlarının evinde yer bildirimi yapanı ? 

3.  Eskiden birçok yerden arkadaşınız olurdu . Liseden , ilkokuldan , spordan , işten ... Şimdi herkes herkesi tanır oldu . Siz fotoğraflarınızı ekledikçe bir kaç kere bir toplulukta tanıştırdığınız arkadaşlarınız birbirlerini ekler oldu. Çevresi genişlesin diye birbirlerinin özeline girdiler. Yapay yapay yorumlar yapılmaya başlandı. Fırsatçılar çoğaldı . Sizleri kullanmaya başladılar haberinizi olmamaya başlandı . 

4. Dostluk , arkadaşlık kıymetli olmamaya başladı . İnsanlar bırakın telefonla aramayı , iyi dilek yazmayı bile çok görmeye başladılar . Siz mutlu bir anınızı paylaşıyorsunuz bırakın telefonla aranmayı yorum bile yazmıyorlar artık . Beğen ikonu var basmak saliseden kısa  . Beğenince bir boşluk oluyor herhalde sen dolduruyorsun . Ya dostum demek istiyorum "neyi beğendin?" Arkadaşın eşiyle 6. evlilik yıldönümü olduğunu belirtmiş , kutlama resmi koymuş . Ne beğeniyorsun sadece altına yazsana bir iki satır ...İyi dileklerini yazsana ölür müsün ? Evet bazıları ölüyor çünkü inan ol belki de kıskanıyor senin mutluluğunu . Ya da senin iyi niyetini biliyorda ona daha az değer verene yorum yazıyor niyeyse .... 



5 . Kafası karışıklar. Bu profillerin kafası karışık . Sevmediği tipler oluyor sende biliyorsun arkasından çılgınlar gibi konuşmuş . Ama bir bakıyorsun sosyal alemde süt limanlar . Canımlar , cicimler efendim her hareketini beğenmeler. Vallahi sarsmak istiyorsun kardeş iyimisin diye :)

6. Yorum yazanları beğenenler. İşte ben buna deliriyorum . Evet banane dimi ? Ama işte es geçemiyorum . Çünkü ben her yoruma cevap veririm hepsine. Yorum yazıyorsun mesela iyi dilek içeren tabi :) adam beğeniyor senin yorumunu . Diyor ki sen bana nice senelere diyorsun ben de beğeniyorum . Bu aynı şuna benziyor hani iş için birini ararsın "Nasılsınız ? " dersin adam sadece iyiyim der ve nasıl sinir olursunuz sizin hatırınızı sormadı diye .İşte inanın aynı durum . Bir teşekkür et değil mi ?Beğenmek te ne ? Yok sorsan yoğun e canım madem yoğunsun girme sosyal aleme :) 

İşte böyle böyle kopuyor artık arkadaşlıklar. Hepimiz yoğunuz , hepimiz koşturuyoruz. Ama birbirimizi görmeden hayatını biliyoruz. Anlatacak şeyimiz yok , gidelecek yerimiz çok ama. Yapmayın bu yazıyı her kim okuyorsa ne olur kendinize bakın . Nasıl bir sosyal medya kullanıcısıyım diye kendinizi sorgulayın  . Resmini gördüğüm ama kendini görmeyi ihmal ettiğim kaç kişi var diye düşünün ve hadi şimdi onu arayın , konuşun ve en azından bir kahve için . 

Sevgiyle kalın 
Özge 

27 Haziran 2014 Cuma

Anneliğim ve Değişen Hallerim

Hayatımın en özel , en kıymetli ve en güzel dönemindeyim . Canım kızım Ada ile geçiyor her saniyem . Ve o kadar güzel bir duygu ki en ufak bir şikayetim yok . Annelik çok enteresan bir his hayata daha farklı bakmaya başlıyorsunuz. Bitmek bilmeyen bir endişe oluyor sürekli içinizde mesela .Senorya yeteneğiniz katlanarak artıyor , yoksa oluşuveriyor .  Hem daha çok kırılgan oluyorsunuz ama aynı zaman da bu kırılganlığınız eskisi kadar incitmiyor sizi.

Ben kızım Ada ile çevremdekileri bazen çıldırtıyordum . Sonra düşündüm  niye paylaşıyorum ki  pimpirikli hallerimi be kadın dedim kendi kendime. Şimdi kendi içim de hallediveriyorum . Hem herkesi dinliyorum hem de kendim çözüveriyorum içim de .Ben mutlu herkes mutlu şu an da :) 

Hayattan aldığım keyifler değişti mesela. Artık en büyük hobim Ada . Uyurken izliyorum , ayağını kaldırıyor izliyorum , oyuncakları ile oynuyor izliyorum .Şimdi bana yavaş yavaş cilveler yapmaya başladı keyfimize diyecek yok . Artık iyice tanıyor beni . Sabahları yatak keyfi yapıyoruz. Ama yine de o endişeler bitmiyor tabi . O cildindeki kızarıklık ne , aaa ağzının kenarında birşey mi var, yoksa kakası bir garip mi derken derken geçiyor işte zaman 



Sonra hayranlıklarınız değişiyor bebeğinizle birlikte . Mesela ben şu an da Ada'nın doktoruna hayranım . Niye çünkü kızımla ilgileniyor. Sağlığını , gelişimini takip ediyor. Aynı cümleyi başkası söylese midenizin ağrısı geçmiyor da , kızımın doktoru söyleyince o midede kelebekler uçuyor . Hayır utanmasam resmini Ada'nın odasına asıcam ...:)

Sokağa çıkma tarzınız değişiyor . Çanta olarak kıyafetinize uygun değil de pratik olanları tercih ediyorum artık . Kızımın giyimi benim için daha önemli olmaya başladı mesela . Her seferinde tatile gidermiş gibi bin tane bebek eşyası yanınıza alıyorsun ve bir kere of demiyorsun mesela . 

Konu bebeğin olduğu için insanlardan yardım istemekten çekinmiyorsun . Ya da çay servisini ısrarla pusetin üzerinden yapan bazı garsonlara laf etmekten yüksünmüyorsun . 

Zaten hayatımda para , pul , kıskançlık kelimelerine asla kıymet vermeyen ben artık kenarından bile geçmiyorum . Hatta bunla kafayı bozmuşlara da gülmeye başladım . O onu almış ben de niye yok diyenleri sarsmak istiyorum hatta ne yapıyorsun diye . Bunlar gerçek değil . Şu an benim tek gerçeğim bir insanın büyümesine şahit olmak , anne olmak , yetiştirmek . 

Allah'a daha çok şükrediyorsunuz mesela . Ben hergün şükrediyorum güzel , uslu ve sağlıklı bir bebek bana verdiği için . 

Anne olup bebeğinize bakarken dünyayla tek bağlantınız Facebook ve Instagram oluyor . Ordaki bazen gerçek bazen yalan ilişkiler sizi oyalıyor . Gülüyorsunuz bazen saçma haraketlere . O yüzden yeni anneleri çok oyalıyor bu sosyal alem . 

Ne demiş MFÖ " Bir garip haller içinde halim , seni sevmeye hüküm giydim " . İşte benim durumum bu 

Sevgiyle 
Özge




18 Haziran 2014 Çarşamba

Yumucuğum 5 Aylık Oldu

Evet hayatımın değişmesinin üzerinden 5 ay geçti . Benim tatlı kızım5 aylık oldu ... Herkesin dediği gibi bu zamanlarda sevgisi bambaşka oluyor. Artık beni görünce tanıyan , babasını görünce heyecanlanan bir kızımız var. Bir bebeğin büyüdüğüne şahit olmak öyle güzel ki ... Ve 5 aylık bir bebek size o kadar çok şey öğretiyor ki ... Sabrı , mutluluğu , neşeyi , gülümsemeyi ,insanları tanımayı....

Anne olmak çok güzel birşey ... Hem zor hem de çok kıymetli ... Ancak anneliği zor kılan şeylerden biri de çevrendeki insanlar... Evet özellikle deneyimli annelerden çok şey öğreniyorsun . Ama maalesef bazı insanlar size ve bebeğinize karşı çok sert yaklaşımlarda bulunuyorlar...Bazen haklı olabilirler ama herşeyin bir yolu yordamı var . Yeni bebeği olan kadın zaten hassas ki ben ultra hassasım :) bir de insanlar söylemlerine dikkat etmeli . Ki bir çoğunuz bana hak verecek . İşte duymaktan hiç hoşlanmadığım cümleler, hal ve haraketler  ;

* " Bizde çocuk büyüttük " . Evet büyüttünüz ki zaten ben sizin deneyimlerinizi dinliyorum , bazıların kini uyguluyorum. Ama her yiğidin nasıl yoğurt yemesi farklı ise her annenin de bebeğini büyütme şekli başka . Bunu özellikle azarlar gibi söyleyenlere çok kızıyorum . Hatta " bizde çocuk büyüttük " diyenlerin bazılarına  "ama olmamış "diyesim bile geliyor zaman zaman :)

* Senin hassas olduğun konulara hassas olmayanlar... Benim bebeklerle ilgili hassas olduğum konular var ki sadece kendi bebeğime değil herkesin bebeğine hassasımdır. Bu konularda da insanların hassasiyetime saygı göstermesini bekliyorum . Mesela ben bebeklerin en azından 1 yaşına gelene kadar bizlerin oturduğu koltuklara konmasına karşıyım . Hele ki bebeklerin emme iç güdülerinin olduğunu düşünürsek inanılmaz kötü geliyor bana bu durum . Düşünün bebek tertemiz , narin bir varlık sen onu metorbüse binmiş sonra senin koltuğuna oturmuş bir koltuğa koyuyorsun ve bebeğini görüyorsun ki o koltuğu emiyor . Deli oluyorum 2 soru sorasım geliyor 1 . sen bebeğini o koltuğa koyarmısın 2. bebek bildiğin yalıyor o koltuğu için rahat mı ?Bu pimpiriklilik değil ama adı buysa evet pimpirikliyim kardeşim !!!

* Sana bebeğini sorarken kazık kadar olmuş çocuğuyla hem de o haliyle karşılaştıran insanlar... Yahu senle ben nasıl benzemiyorsak çocuklarımızda benzemiyor... Bu kadar basit , sorgulamaya , içten içe kıskanmaya gerek yokki ... Şimdi ben Adriana Lima ile kendimi karşılaştırıyor muyum mesela ?



* Eskiden beri bebekleri çok severim ve hiç ayırmam . Hatta bana derlerdi her bebek mi güzel evet derdiim her bebek güzel . Ve Allahıma çok şükür bana göre ve laf aramızda birçok kesime göre bebeklerin en tatlısını bana verdi . Ya da kuzguna yavrusu güzel de görünüyor olabilir. Fekat kızımın hayranı çok bir gören hastası oluyor maşallah demeyene de çok kızıyorum :) 

*Hani demiştim ya bebeğim sayesinde çok şey öğrendim diye . İnsanların niyetlerini öğrendim . Hiç ummadığım  kişiler gözümden düştüler , hiç ummadığım kişiler beni iyi dilekleriyle şaşırttılar. Mesela bebeğimin resmini yolluyorum ki sosyal medyadan değil özel olarak bazısı " 41 kere maşallah , çok güzel bir bebek "diyor bu iyi kalpli insan ; bazısı resmi görüyor cevap vermiyor " bu da kıskanç insan . Valla deneyin bana hak vericeksiniz . Ben ne mi yapıyorum gülüyorum ... Üzülüyorum ... Acıyorum o insanlara ...

* Bazen Facebook da görüştüğün ama nedense günlük hayatat ta maalesef görüşmediğin ya da görüşemediğin insanların daha samimi geldiğini anladım ... Ve bebeğimle birlikte karar verdim ki ve uygulamaya da yavaş yavaş başladım ki görüşmeye başlayacağım . Öyle mesajlar öyle mailler alıyorum ki eski dostlardan gözlerim doluyor. Ne iyi kalpliler diyorum . 

İşte böyle...

Sevgiyle kalın ....

Özge

9 Mayıs 2014 Cuma

Başka Bir Boyuta Geçtim ; Anne Oldum

Merhabalar Herkese , 

Uzun uzun uzuuuun zamandır yazamıyordum . Çünkü 4 ay önce dünyalar tatlısı bir kızım oldu . 7 Ocak Salı günü kızımız Ada dünyaya geldi . Her anne gibi onu ilk gördüğüm andaki hislerimi anlatamam . O kadar muhteşem duyguyu kelimelere dökmem imkansız. Artık eski Özge değilim . Annelik bambaşka bir duyguymuş kesin , net ve kısa bir bilgi . Yaşadığınız hiç bir aşka benzemiyor .Bizim doğum serüvenimiz ise şöyle ;

7 Ocak sabahı maaile yola koyulduk. Benim içim de heyecan , korku ve hamileliğimin son 1 ayını mahveden kaşıntımın geçeceğini bilme duygusu ile Kadıköy Acıbadem Hastanesine doğru yola çıktık. Heyecanlıydım çünkü kızımı kucaklayacaktım ; korkuyordum çünkü hayatımda serum bile takılmayan ben ameliyat olacaktım.

Odaya ilk gittiğimizde eşim , ailem ve arkadaşlarımla sürece başlamış oldum . Bir hemşire geliyor bişey diyor , bir doktorlar geliyor birşey diyor kafanız bulaşık teli oluyor heyecan meyecan kalmıyor zaten . Hani hergün geliyormuşumda doğuruveriyormuşum gibi :) Doğum fotoğrafları da çektiğim için her süreci biliyordum o yüzden genel anesteziyi tercih ettim . Bir de bir merak var bende anesteziyi çok merak ediyorum böyle anlatır ya herkes 3 'e kadar say derlermişte sen 1 'den sonrasını hatırlamazmışın güya ... Nerdeeee... Beni aldılar sedyeye gittik ameliyathaneye seni bayıltıcaz dedi dr . sonrası yok bende...Şıp diye oluverdi....Sonrasında hatırladığım "Remzi Bey , Özge Hanım" diye seslenen bir kadın sesi . Dedim ne oluyor saati gördüm karşımda 11'e 10 var . Şaşırdım önce zira 8'i geçe girmiştim ameliyata . Miyomlarım olduğu için uzun sürmüş . Remzi Bey de diğer ameliyathanede ameliyat olmuş bir bey aynı ayılma odasında ayıldık . Nasıl oldu  acaba merak etmiyor da değilim :). Kızımı sordum , ilk sorum güzel miydi çok güzel dedi hemşire ve sonra odaya gidiş veee  kızımı ilk görüş. O an var ya o an dünya da hiçbirşeye değişmem . Hatta sırf o anı yaşamak için bir kaç kez daha doğurabilirim di tabi şimdi öyle düşünmüyorum :) 

O kokusu , ilk emmesi harika bir duygu . Hastanedeyken ki süre de bebeğinizle birbirinize alışıyorsunuz. Tüm yüz hatlarını narkozdan reçel kıvamına gelmiş hafızanıza yerleştirmeye çalışıyorsunuz. Sağlıklı mı diye her gelen hemşireye soruyorsunuz tek tek , gelen ziyaretçilere soruyorsunuz. Özel diye birşeyiniz çok kalmıyor , çünkü tek derdiniz bebeğinizi emzirmek oluyor . Hık diyor emziriyorsunuz , mık diyor emziriyorsunuz. 

Sonra hastaneden çıkış...Ah o çıkışda ben dağıldım . Ada'yı anakucağına koymaya çalışan anne , baba ve anneanne düşünün . Ve bu işlemi beceremediklerini ... Ya kızımı koyuyoruz minicik kalıyor içinde ....Daha doğrusu sadece kafası görünüyor , beden kayboluyor . 1-2 denedik yok içime sinmiyor . Çağırdım bir hemşire deneyimliler tabi iki battaniye desteği ile pıt diye yerleştirdiler Ada'yı . Ve eve geliş . İşte o sürede başlıyor klasik yeni annelerin vazgeçilmez sorusu "nefes alıyor mu ?"Evet alıyor ama siz nedense öyle düşünüyorsunuz ....Soruyorsunuz ... Sordukça yakınınızdakileri ve kendinizi tüketiyorsunuz ama yine de soruyorsunuz. 



Eve ilk girdiğimizdeki duygularımı anlatamam . ... Ama sahiden anlatamam çünkü öyle bir duygu yok . Daha önce hissedilmeyen birşey . Heyecan , şaşkınlık , korku  hepsi bir arada. Ben ilk 45 dakika sürekli ağladım ama ben böyle bir ağlamak görmedim . Hakim olamıyordum kendime , niye ağladığımı da bilmiyorum sadece ağladım . 

Sonra başladı Ada'lı günlerimiz ... 3 kişilik aile olduk . Eşimle artık tüm gündemimiz kızımız oldu . Laf aramızda eşime daha çok bağlandım . Bebekten sonra  koca bile bir başka seviliyor.Aşk daha da artıyor. 



Bebeğim 46 günlük olana kadar herşey çok normaldi benim için . Her anne gibiydim ; bebeğim anne sütü alsın diye uğraşıyordum sadece onun dışında lohusalık falan düşünmeden sürekli kızımı izliyordum .Ancak 46 günlükken kötü bir olay yaşadık ki burda yeniden yazıp kendimi hırpalamak istemiyorum . İşte bu olaydan sonra benim biraz ayarlarım bozuldu. Her kafadan bir ses çıkmaya başladı . Abarttığım , hatta bebeğimi boşuna acile götürdüğümü söyleyenler bile oldu. Üzerinden aylar geçti ben hala aklıma geldikçe çıldırıyorum. Kimseden anlamasını beklemiyorum çünkü bebeğimin o halini kimse görmedi ama benim beklediğim en azından beni anlamasalar bile anlamış gibi yapmaları . Beni bu konularda bir tek anlayan kişi var oda doktorumuz ki ben kısaca Kahramanımız diyorum sevgili Dr. Murat Kandemir. Bir tek o bana hak veriyor. , yeri de gelmişken şiddetle tavsiye ederim ki ben dr tavsiye etmeyi sevmem . Pimpirikli bir anne olmam da bu yüzden kızımı minicikken o halde görmemden ... O yüzden beni anlayın anlamayanlar lütfen ...

Şimdi 4 aylık olduk ben daha iyiyim tabi o günlere göre ... Evet artık başka bir boyuttayım ve çok memnunum bu hayatımdan yargılayanlar , anlamayanlar olsa da...Madde madde saymak gerekirse ;

Hayatımda neler değişti ;

1- Eskiden 2 gün üst üste evinde oturamayan , en azından bir caddeye inen ben şimdi günlerce evden çıkmadığım oluyor. Şikayetcimiyim asla . Benden şikayetçi olan var mı evet , bebeğime kendimi fazla adadığımı düşünüyorlar , ancak şöyle bir gerçek var ben hayatımdan memnunum . 

2 - Her zaman sevdiklerime düşkün biriyimdir , ama evlada olan düşkünlük başkaymış. Kimin nefesini gecenin bir yarısında bir kere bile of demeden dinlersiniz ki ... 

3 - Garip şeylere sevinebiliyorum. :) Ne mi bu ? Sümük evet sümük ... Kızımın ilk sümüğünü gördüğümde inanılmaz sevindim. Fekat sordum soruşturdum normalmiş :)

4 - 3. maddeye yakın bir madde... Kaka inceliyorum. Evet doğru kaka inceliyorum işin daha da enteresan tarafı bundan keyif alıyorum . 

5- Bana cevap veremeyen bebeğimle yılmadan usanmadan konuşuyorum . Ve yeni yeni bana tepki vermesine bayılıyorum . Ne gezme ne tozma , ne en lüks restorant daki yemek ne muhabbet bana bu zevki veremez. 

Neler öğrendim hayata dair ;

1- Nazara inandım . O yüzdendir ki kızımın resmini koymuyorum sosyal medyaya ... Büyüklerin bir lafı vardır ben inanmazdım doğruymuş . Bebeğinin her hareketini herkese anlatma nazar değer diye. Ben herkesi kendim gibi sandığımdan herşeyi bıdı bıdı anlatıyordum. Meğer öyle değilmiş eksik anlatmak lazımmış. Valla herkes öyle yapıyormuş meğerse.Nazar denen şey buymuş . 

2- Bir bebeğin bir insanın hayatını 180 derece değiştirebileceğine ve bu anı değişimden zevk alınabileceğini öğrendim . 


Ne yapmamaya gayret edeceğim   ; 

1- Eskiden beri gıcık olduğum şeyi yapmıyorum . Nedir ? Asla başka bebeklerle kendi bebeğimi karşılaştırmıyorum . Hırslı bir anne olmak istemiyorum. Tek temennim bebeğim sağlıklı ve mutlu olması  . Başka bir bebekten önce konuşmuş , kilosu önde gidiyormuş , ilk benim ki yürüsün , onun bebeği şöyle ama benimki böyle diyen annelerden olmak istemiyordum veee başardım . 

2-Kızımın iletişimi kuvvetli bir bebek , bir çocuk olmasını sağlamak istiyorum . Nasıl beceririm çok bilmiyorum ama yapmaya çalışacağım. 

3- Bebeğim için hırslı olmamaya çalışıcam , onu ne mutlu ediyorsa onu yapmak , çok abartmadan kızımı şımartmak ama etrafda da şımarık Ada denilmemesini sağlamak istiyorum . 

4- Anne ve babasıyla vakit geçirmekten hoşlanan bir bebek , bir evlat olsun istiyorum . Biz babasıyla sadece ondan zevk alıyoruz o da öyle olsun istiyorum .

Canım kızım . İşte böyle artık buraya daha çok seni yazacağım . Allah'a her gün şükrediyorum senin gibi güzel yüzlü, sağlıklı  bir evladım olduğu için ...

Ada'm benim seni çok seviyorum