Betty'nin Hayatı

26 Haziran 2011 Pazar

7,17,27 Değil Tam 47 YIL

Bugün hayatımda ilk kez 47.evlilik yıldönümünü kutlayan , şeker mi şeker bir çiftle birlikteydim.
Gerçekten özendim  , imremdim ,bayıldım.Dile kolay tam 47 yıl . Günümüzde değil 7 yıl ,  7 ay bile aynı yastığa baş koyamayan eşler çoğunluktayken ,  47. yılın sonunda o pastadaki mumu birbirlerine ilk gün ki gibi bakarak üfleyen bir çifti görmek herkese de nasip olmaz , o yüzden çok şanslıyım . İlk tanıuşma anlarını anlattılar mesela , benim yaşımdakiler sanırım bu tanışma , evlenme hikayelerini en son Hülya Koçyiğit -  Ediz Hun filmlerinde görmüştür. Düşünsenize birbirlerini görmek için camlarda , kapılarda beklemişler. 5 dakika birbirlerini görmek için tüm gün heyecanlanırlar , o 5 dakika birbirlerini görünce tüm dünya onların olurmuş . O dönem kızı birçok kişi ister bir kişi alırmış . Ama kız sevdiğine varırmış. Onlar da öyle yapmışlar. İyi günde kötü günde birlikte olmuşlar. Şimdi 47 yıl sonra hala biraradalar. Büyük bir anlayışla . Birbirleriyle uğraşıyorlar sürekli , ama öyle şirinlerki ne derlerse desinler hala birbirlerine bakışları çok farklı . Şimdi yok böyle aşklar. Ama teknoloji bizi bozan bir e-mail ile sözde aşkları kalıcı hale getirmeye çalışırken , onlar mektuplarla aşklarını gerçekten ölümsüzleştirmişler. Gizli gizli vermişler birbirlerine o mektupları , kimbilir okurlerken yürekleri nasıl bir heyecanla çarpmıştır. İşte bu hislerle , işte bu zor birleşmelerle kıymetlerini bilir olmuşlar birbirlerinin . Onlarında elbet zorlukları olmuş ama ne farkeder ki o büyük , zor ulaşılabilir aşklar bozabilir mi 47 yıl sonra kutlama yapmalarını , ilk gün ki gibi büyük bir bakışla birbirlerine bakarak mumları iüflemeyi engeller mi ? Ey teknoloji sen bozdun bizim içimizdeki insanı duyguları, ey modernleşen toplum sen bozdun bizim içimizdeki sevgiyi bir kişiye vermemeyi . Erkekler çoktan unutmuş kadının yüceliğini , kadınlar unutmuş tahamülle yaşamayı. Hepimizi aslında ölümüşüz de farkında değilmişiz.... Ben daha fazla yazmayayım siz en iyisi resme bakın benim ne demek istediğimi anlarsınız. Eğer bu resim size birşey ifade etmiyorsa korkmayın teknoloji , modern toplum sizi esir almış demektir uzunca bir süre önce. Ben çok mutluyum çünkü gerçek bir aşk hikayesi dinledim bugün ve hala aklıma geldikçe gülümsüyorum.

25 Haziran 2011 Cumartesi

Yüreğim Paramparça ....

TV'yi bir açtım Şebnem yine söylüyordu "Mayın tarlasında bir adam sevmişim aşk sanıp ta, bedenim sağlam bulunmuş , yüreğim paramparça" nasıl bir sözdür nasıl anlatır beni ...
Göremiyorsun yalvaran gözlerimi , göremiyorsun haykıran yüreğimi . Yanımda yokken sensizlik değil de , senleyken sensizlik acıtıyor en çok canımı ...Nefesin bu kadar yakınımdayken sana ulaşamamak öyle zor ki ... Ve işin kötüsü elimden birşey gelmiyor. Bağıra bağıra seviyorum demek istiyorum , yapamıyorum. Ve yapamıycam...



İçim acıya acıya sonsuza dek sensizliği senin yanında çekmeye devam edeceğim. Çünkü senden gelmedikçe ben seni seviyorum demiyeceğim. Aşkım çok büyük ama maalesef gururum ötesine geçemiyor. Korkuyorum ya beni sevmiyorsan..... İhtimal biraz olsun nefes aldırır , ama beni sevmediğini öğrenirsem ciğerim yanar.

21 Haziran 2011 Salı

Nükhet Duru , Nev , Hande Yener ve Sezenim Aksum

Yine bir akşam daha... Sıcak bir yaz akşamı ...

Ben istemedim ki gözünün içine bakıp kaybolmayı , ben istemedim seni gördüğümde yüreğimin çarpmasını , ruhumun hayaller kurmasını... Bünye bu yapıyor bazen insanın elinde olmadan.Aklıma bir Nükhet Duru şarkısı geldi birden "kim yaktıysa bu ateşi o söndürsün o zaman " ne güzel bir şarkıdır bu . Ama yok dinlemiycem böyle şarkıları... Bir an geliyorki boşveriyorum ama maalesef hemen geçiyor yine aklımda , ruhumda , kalbimde sen... Kardeşim bir gitsene !! Aslında yaptığın bişeyde yok ben yarattım bu aşkı ben yaşatıyorum şuursuzca.... Tamam kabul benim olma , ama ya başkasının olursan ? Ben buna dayanamam ki... Kıskanç olmayan ben kıskanırım , elimde olmadan bi kaza çıkar... Gitme diye sessiz sessiz bağırırken ben içim de , sen çoktan belki yol almış olacaksın... Ben buna katlanamam , ben buna dayanamam... Bir daha kaybetmeyi kalbim kabul etmez....



Terketsek şehri olmaz düzenimiz burda , e sen git desem ayıp olur hem bana hem kalbime hem de sana... E napalım şimdi ? "Bana düşen bunu kabullenmek , zor da olsa çekip gitmek" ve Nev'i dinlemek... Bana düşen hayalleri gerçekleşmiş kişilerle bol bol görüşüp seni beni karıştırmak , "yanımdaki var ya sen olmalıydın" şarkısıyla Hande Yener 'le ağlamak .... Ya da Sezen'le "Alıp kaçırıcam seni , gümüş bir akşam üzeri , zulamda aşk keyfe keder.Kanatlanıp uçarız unutulmuş bahçelerde mevsim zamansız biz derbeder".

Nefes Aldığım Yer Caddebostan Sahili....

Bu günlerde halim bir garip....Tepine tepine yazın geldiğini her zaman kucaklayan ben bu sene bi acayibim nedense... Eskiden öylemiydim... Yaz gelinde akşamları , haftasonları hop Caddebostan sahilinde , hop Bağdat Caddesinde çilek kokan , dağlardan döne döne inen kız misali içimde bitmek bilmeyen enerjiyle yürürdüm.... Şimdi de vazgeçemediklerim arasında olmakla beraber insan kalabalığına dayanamıyorum. Hafta içleri çok daha güzel her yer ama hafta sonu , aman Tanrım!!!Nedir bu insan kalabalığı ?Çok değil bundan 5 sene önce falan akşamları bomboş olurdu sahil...Şimdi 10 dakika düz yürüyene madalya verecekler nerdeyse...



Objektifimden...

Ama yine de yaz güzel...Evden  çıkışlar kolay , insanlarda herşeye rağmen cıvıl cıvıl ...Yeşil ile denizin birleştiği üstelik şehrin ortasında kocaman bir Caddebostan sahili benim için çok şey ifade ediyor. 15 yaşımdan beri mutluluğumda , isyanımda , mutsuzluğumda çok attım kendimi Caddebostan Sahili'ne...
Tekneye binip mutluluğu iliklerime kadar hissettiğim , fotoğrafları adalara savurarak hıçkıra hıçkıra ağladığım , bir teyzenin omzuna kafamı yasladığım yerdir Caddebostan Sahili... Hele güneşin batışını elinde buz gibi şarap kadehiyle izlemek ne keyifdir.... Uçurtmaların rengarenk gösteri yaptığı , çimenlere yayılıp şehrin sıkıntısını toprağa veren insanlar keyiflidir Caddebostan Sahilinde.... Orada bir an sanırsın ki hayat bundan sonra hep böyle geçecek , arabalar hiç olmayacak tek taşıt bisiklet olacak dersin... Gençleri görürsün sonra neşeleri , gitardan çıkan notaları o mis gibi havaya yayılır...Özgürdür insan orada , için kıpır kıpır olur sahilde....Martılar adalar ve sahil arasında gidip gelirken mola verirler ya o sahilde, izlersin onların haraketlerini dakikalarca ....Kimbilir belki de mutluluk bu kadar basit.....  Denize giren o garip kitleye bile alışırsın gün gelir... Donla , araba lastiğiyle denize girenler bile bir süre sonra seni gıcık etmez o Caddebostan Sahilinde...


Objektifimden...

Ben galiba Caddebostan Sahili'ni özledim... Evet evet belki bu akşamsahile inmeliyim....

Sevgiyle kalın....

7 Haziran 2011 Salı

BÜFEDEKİ FOTOĞRAF :)))

Son günlerde gazetelerde , TV lerde , facebookda kısacası orda burda enteresan , romantik artık nasıl tanımlarsanız "evlilik teklifleri" görmekteyiz. Evet birçoğu çok romantik ama ne kadar gerçek? Yurdumuzun nadide! erkekleri süper teklifler hazırlıyor , süper fikirleri uyguluyor...Buna bir lafım yok yapın hatta en güzelini yapın çünkü her bayan bunu hakeder , bunu ister... Ama Ya sonra...İşte tüm mesele bu .Ya sonra...Şimdi algı şöyledir bayanlar açısından " vaaaay , aşkım benim , bu kadar düşünmüş mekanı , sözleri ,canım yaaa beni gerçekten seviyor e zaten ben kesin aşığım yupppiiii işte beklediğim an çok mutlu olucaz , çok mutlu olucaz" diye bakılır duruma.Yanlışta değil hani ayol adam gözünün içine bakıyor , vaatler almış başını gidiyor nasıl inanmaz bir kadın....



Sonraaaaa dırı dırım, Game Over ... O teklif anında minik , tatlı bir kuzu gibi size bakan o aşık! adamdan eser kalmamıştır. Kadın herşey daha iyi olucak derken erkek açısından kaset tamamen terse sarmaktadır. Artık evlenmiştir , yayıp yatmaya başlamıştır , L koltuğuna yayılmış saatlerce yerinden kalkmama rekorunu çoktaan kırmıştır. Ama bayanlar gözünün içine bakar ilk aylarda , bünye inanamaz , bir kendini kandırma durumu , "yoğun herhalde canım kocam , ayyy kıyamaaaam işten dolayı kafası karışık " falan der. Laf etmez sevdiceğine.... :)

Sonra kadın arkadaşlarına sorar ve cevap aynıdır "erkekler öyledir tatlım , takılma sen " . Zavvalı kadın inanır yine bir ümitlenir ama sonuç yine aynı .... "Amannn "der kadın ve başlar o da sermeye . Stratejidir bu aslında farkedilme ümidi başka anlamda.Artık o kuzu bakışlar sadece fotoğraflarda kalmıştır bile işte işte bu yüzden her evli çiftin salonundaki büfede düğün fotoğrafları vardır. Kadın hergün bakar , gülümser gerçekten aşık olduğu adama , tozunu alır çerçevesinin ve sizde bilirsiniz ki erkek bir kere bile bakmaz o büfedeki fotoğrafa...Dilerseniz deneyin kaldırın o çerçeveyi birkaç gün farkedilirse silerim bu yazıyı...

Sevgiyle kalasınız... :)))